| Seni çalıştıracak biri gerekli, havlu tutacak.. | Open Subtitles | سوف تحتاج الى من يساعدك فى التمارين وشخص يمسك لك المناشف وباقى المهمات .. |
| O zaman yanında onun elini tutacak ona aydınlığı getirecek biri olmalı. | Open Subtitles | وهو بحاجة لشخص، من الذي سيمسك بيده.. ويصطحبهُ نحو النور. |
| Hey, çocuk acı çekiyor korkmuş durumda ve elini tutacak birine ihtiyacı var. | Open Subtitles | , انه يتألم و خائف و هي يحتاج لأحد يعرفه ليمسك يده |
| -EDI de farklı değil. -O mu seni güvende tutacak? . | Open Subtitles | ـ وـ إدي ـ ليس مختلفاً ـ أتظن بأنه سيبقيك سالماً؟ |
| Seni sessiz tutacak bir yer biliyorum. | Open Subtitles | . أري ان هناك مكان واحد فقط يبقيك هادئاً |
| Hangimiz burada kalıp ipi tutacak kadar güçlü? | Open Subtitles | من القوي بما فيه الكفاية لكي يبقي هنا و يمسك بالحبل؟ |
| Ve merhametin zayıflığı kapıları açık tutacak. | Open Subtitles | ولحظه ضعف العاطفة ستبقي البوّابات مفتوحه. |
| Yiyecek buldun, ama yalnızca bir kişiyi hayatta tutacak kadar var. | Open Subtitles | و قد عثرت على مصدر للطعام و الذي يكفي لإبقاء شخص واحد على قيد الحياة |
| Onu ayakta tutacak şeyler verebilirim, ama bu sadece onu akciğer yetersizliğine gidene kadar korur. | Open Subtitles | سأعطيه شيء يبقيه يقظا لفترة لكنها لن تعمل لفترة طويلة قبل أن نبدأ بوضعه في خطر الفشل الرئوي |
| Saat 2:00 yönünde kızlara kapı tutacak bir tip var. | Open Subtitles | انظروا لهذا الفتى الذى يمسك بالباب جهة الساعة الثانية |
| Ben küçük bir bebeğim. Hangi siktiğim elimden tutacak? | Open Subtitles | إنّي طفلٌ صغير من الّذي سيمسك يديّ ؟ |
| Hey, çocuk acı çekiyor korkmuş durumda ve elini tutacak birine ihtiyacı var. | Open Subtitles | , انه يتألم و خائف و هي يحتاج لأحد يعرفه ليمسك يده |
| Seni hayatın boyunca hapiste tutacak tek delil bende. | Open Subtitles | الا أني أحتفظ بدليل سيبقيك في السجن لبقية حياتك |
| Güzel eşinle Prag'da olabilecekken seni burada tutacak kadar da mı özel değil? | Open Subtitles | لا شيء خاص الذى يبقيك هنا بينما تستطيع ان تكون فى برغا مع زوجتك المحبوبة؟ |
| Sen gözlerini kapatmak isteyince , gözlerini açık tutacak biri gibi. | Open Subtitles | أحد ما يبقي أعينه مفتوحه عندما تغلقين أنتي عيناكِ |
| Seni tutacak emanet pazarlığın bitiş. | Open Subtitles | أنا أثق بأنك ستبقي على نهايتك من الصفقة |
| ama bu çizgili şaklabanı havada tutacak kadar kuvvetli değil. | Open Subtitles | لكن ليس كافياً لإبقاء المهرّج المخطط محلّقاً. |
| Onu bir bütün halinde tutacak tek şey akımın hücrelerde kalması. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يبقيه متماسكاً معاً هي الخلايا |
| Beni güvende tutacak sadece sen varsın, anladın mı? | Open Subtitles | أنتِ كل ما لديّ ليبقيني آمناً، أتفهمين ذلك؟ |
| Git/Gitme noktasına gelene kadar tutacak. | Open Subtitles | ستحمل الكبسولة إلى أن تبلغ نقطة تغيير المسار. |
| Yoksa gece gece beni telefonda tutacak. | Open Subtitles | وإلا ستبقيني على الهاتف إلى منتصف الليل. |
| O yaptı. Bu, gözetleme yaparken onu sıcak tutacak. | Open Subtitles | هذا سيبقيه دافئاً خلال الاعمال الميدانية |
| Sadece bizi burada tutacak bir şey bulamadıkları anlamına gelir. | Open Subtitles | الأمر يعني فقط انهم لم يجدوا الدليل الذي يبقينا هنا |
| Sence bizi burada ne kadar tutacak? | Open Subtitles | إلى أي مدى تعتقد بأنه سيبقينا خارجاً هنا؟ |