| Mümkünse, ilk sorgulamaya girecek yetkili olmak için Tutuklamayı yapan memur olmak istiyorum. | Open Subtitles | أود أن يكون شرطي الإعتقال هو أول من يجري حوار معه إن أمكن |
| Bu Tutuklamayı, birinci sınıftaki herkese ait olabilecek bir terlikteki, kan lekesiyle yapıyorsunuz. | Open Subtitles | أترغب في إجراء هذا الإعتقال بناء على بقعة دم في الجزء السفلي من نعالٍ يمكن أن ينتمي إلى أي شخص آخر في الدرجة الأولى |
| Belki de Tutuklamayı engellediğin için seni şehir merkezine götürmeliyim. | Open Subtitles | لربما علي أن أخذك إلى قسم الشرطة بتهمة عرقلة الاعتقال |
| Peki bu son Tutuklamayı diğerlerinden ayıran nedir? | Open Subtitles | لذا ماالذي يدور حول هذا الاعتقال المعين؟ ذلك مختلف جداً؟ |
| Bana çaylakken yaptığı ilk Tutuklamayı anlatmıştı. | Open Subtitles | كان يخبرني عن أول اعتقال له عندما كان مبتدئاً |
| Emrinde iki milyon dolar değerinde gözetleme donatımı olmasına rağmen, Tutuklamayı bu palyaçolar başardılar. | Open Subtitles | في هذا الوقت الذى نحن فيه هنا سوف يقبض عليه انت تقف بين معدات واجهزة مراقية تقدر ب2 مليون ويدخل المهرجون الساحة |
| Tutuklamayı yapan teğmen, bu kavganın numara olduğunu sezer gibi olmuş. | Open Subtitles | قال اللفتنانت الذى قبض عليه فى وقت لاحق انه شعر أنها كانت حوادث على مراحل |
| Ne olursa da bu Tutuklamayı yapmaya hakkım olduğunun farkındasınızdır. | Open Subtitles | عندي حق للقيام بهذا التوقيف من قبل مهما تعني الضرورة |
| Ama eğer bu Tutuklamayı yapmak istiyorsak bir sohbetten daha fazlasına ihtiyacımız var. | Open Subtitles | لكن إذا نريد لهذا الإعتقال أن يلتصق، نحتاج أكثر من مجرد محادثة. |
| Muhafızın bu Tutuklamayı yapmaya yetkisi olduğunu açıkladım. | Open Subtitles | لقد أصدرت مذكرة للشرطي لهذا الإعتقال |
| Tutuklamayı yap. | Open Subtitles | حسناً، قم بعمليّة الإعتقال |
| Tutuklamayı ben yapacağım. | Open Subtitles | أنا من سيقوم بعمليّـة الإعتقال! |
| Tutuklamayı ben yapacağım! | Open Subtitles | أنا من سيقوم بعمليّـة الإعتقال! |
| Artık polis değilim ben. Tutuklamayı yapabilmem için de bir polise ihtiyacım var. | Open Subtitles | لم أعد شرطيّاً، والآن أحتاج شرطيّاً للقيام بهذا الاعتقال |
| Bu Tutuklamayı görmezden gelme eğilimindeyim çünkü ben de oldukça aptalca buluyorum. | Open Subtitles | أنا أميل إلى إبطال هذا الاعتقال لأني أنا أيضًا أراه غبيًا |
| Bulacakları delilleri bir görelim, sonra Tutuklamayı düşünürüz. | Open Subtitles | حسناً , لنرى مانوع الأدلة التى لدينا عندما تظهر نستطيع التحدث بخصوص الاعتقال |
| Sizlerden, her muhbiri, her yeni Tutuklamayı, ...size iyilik borcu olan her şüpheliyi sıkıştırmanızı istiyorum. | Open Subtitles | أنا أريد منك الضغط على كل مخبر، كل اعتقال جديدة، كل المحتال الذي يدين لك وصالح. أقفاص راتل، تفعل ما عليك القيام به. |
| ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Rusya'nın Amerikalı kaçağı Tutuklamayı reddetmesine öfkelendi. | Open Subtitles | وزير الخارجية جون كيري غاضب - - روسيا ترفض اعتقال اللاجئين الأميركي. |
| Bence sen önemli hissetmeyi seviyorsun ve insanları Tutuklamayı seviyorsun işte sırf bu yüzden polis oldun. | Open Subtitles | أعتقد أنك أصبحت شرطياً فقط لأنك ترغب بالشعور بأهمية وبالطبع ترغب في اعتقال الناس. |
| Uygun bir zamanda asıl seni Tutuklamayı planlıyordu. | Open Subtitles | هو سيحاول ان يقبض عليك في الوقت المناسب, |
| Tutuklamayı yapan memur öldürüldü. | Open Subtitles | الضابط الذي قبض عليه لم يستطع الإدلاء بشهادته لأنه كان قد مات |
| Tutuklamayı yapan memurunuz bile zar zor anlamış. | Open Subtitles | بالكاد فهم الشرطي المسئول عن التوقيف الأدلة |
| Yetkilendirilecek ve bilgilendirilecek memurla bu Tutuklamayı ben yapacağım. | Open Subtitles | سأفعل ذلك مع الشرطي الذي رُشح للقيام بالإعتقال |
| Kafasında birşeyler olmalı, Tutuklamayı kendisi yapmaya çalışacak. | Open Subtitles | أعرف ما يريد , يريد أن يقوم بالاعتقال بنفسه |