| Las Vegas'dan kalkan tek bir uçak var, ona yer ayırttım. | Open Subtitles | هناك طائرة مستأجرة واحدة متوفر في لاس فيجاس. نحن فقط سنأخذها. |
| Tamamdır, uçuşlar. Bizi eve ulaştırabilecek, saat 5:00'te bir uçak var. | Open Subtitles | حسناً، بشأن الطيران هناك طائرة في الخامسة يمكن أن تقلنا للوطن |
| Çok teşekkür ederim efendim, ama ne yazık ki yetişmem gereken bir uçak var. | Open Subtitles | هذا يعني لي الكثير، يا سيدي ولكن للأسف لابد أن ألحق بالطائرة |
| 8'de bir uçak var. Bir de 8:30'da. | Open Subtitles | هناك رحلة تغادر في الثامنة وأخرى في الثامنة والنصف. |
| Devam edelim lütfen. Yetişmem gereken bir uçak var. | Open Subtitles | استمر في طريقك , رجاءً لدي طائرة لألحق بها |
| Yarışmıyoruz. Havada düşmek üzere olan bir uçak var burada yaptığımız küçük bir kızı kurtarmaya çalışmak. | Open Subtitles | نحنُ لا نتنافس هناك طائرة في الجو ستصطدم |
| Olumsuz. Yaklaşmakta olan uçak var. Yerinizi koruyun. | Open Subtitles | سلبي،وحدة الجو ، هناك طائرة قادمة تقترب انتظر في موقعك |
| Bir saat sonra kalkan bir uçak var.. ve çoktan yer ayırttım. | Open Subtitles | هناك طائرة ستغادر خلال نصف ساعة ولقد قمت بالحجز بها |
| Ana adadan perşembe günü kalkan bir uçak var. | Open Subtitles | هناك طائرة سترحل من الجزيرة الرئيسية يوم الخميس |
| Dinle, bu sabah buraya inecek bir uçak var mıydı diye soruyorlar. | Open Subtitles | أنصت هؤلاء الرجال يريدون أن يعرفوا إذا كان هناك طائرة من المقرر أن تهبط هنا هذا الصباح |
| - Seni bekleyen bir uçak var. | Open Subtitles | هناك طائرة بإنتظارك اصعد على متنها وارجع إلى المنزل |
| Hayır olmaz iki saat içinde yetişmem gereken bir uçak var. | Open Subtitles | بأستثناء لا , لن يكون كذلك , لأنه علي اللحاق بالطائرة خلال ساعتين. |
| Yetişmem gereken bir uçak var. | Open Subtitles | حسناً، علي اللحاق بالطائرة |
| Uçurmamız gereken bir uçak var. | Open Subtitles | يجب أن نتحكم بالطائرة |
| Her gece 11'de Tokyo'ya bir uçak var. - Ne zamana olsun? | Open Subtitles | هل هناك رحلة ليلية لطوكيو الساعة 11 متى؟ |
| Yarın mı? Paris'teyim. 5'te kalkan bir uçak var. | Open Subtitles | هناك رحلة فى الخامسة وايضا فى الثامنة والنصف |
| Kısa bir gezinti yapmaya ne dersin? İşin aslı yetişmem gereken bir uçak var. | Open Subtitles | ما رأيك أن نأخذها في جولة ؟ بصراحة لدي طائرة ألحقها |
| Bu akşam Ronald Reagan'dan 20.25'te kalkan bir uçak var. | Open Subtitles | هنالك رحلة هذا المساء في مطار (رونالد ريغن) على الساعة 20 و 25 دقيقة |
| Bu acil bir durumdur, Tekrarla çöktü bir uçak var, Bir kurtarma ekibi gerekir. | Open Subtitles | لدينا طائرة لا تعمل، إننا بحاجة إلى البحث والإنقاذ، أكرر، إنها حالة طائرة. |
| Uçağınız var mı? Malzeme getiren uçak var mı hiç? | Open Subtitles | هل لديك طائرة هل هناك طائرات ستهبط هنا بها مؤن |
| Yakalamam gereken bir uçak var. | Open Subtitles | و الآن تنحى عن طريقي لدي رحلة علي اللحاق بها |
| Artık resmileşti. Yetişmem gereken bir uçak var. | Open Subtitles | وعليه فهو أمر رسمي عندي طائرة لألحق بها |
| Sabah 9'da bir uçak var. Saat 3'te de dönüş. | Open Subtitles | ثمة طائرة على الساعة 9 صباحاً وستعود في الثالثة مساءً |