| Her neyse uçaktaydım, iki bebek vardı ve uçuş boyunca ağlıyorlardı. | Open Subtitles | على كل حال, كنت في الطائرة وكان هنالك طفلين وكانا يبكيان طوال الوقت |
| Bütün gün uçaktaydım. Çok yorgun ve kirliyim. | Open Subtitles | كنت في الطائرة طوال اليوم أنا مرهقة ومتسخة |
| Neeva, 19 saattir uçaktaydım. | Open Subtitles | كنت في الطائرة لمدة 19 ساعة. |
| Yaklaşık 12 yıl önce sabahın erken saatlerinde Ekvator'a giden bir uçaktaydım. | TED | منذ حوالي عشر سنوات كنت على متن طائرة في رحلة طيران مبكرة جدًا متجهة إلى الإكوادور. |
| Çok uzun zaman önce değil, uçaktaydım ve P.A. sisteminden gelen bir kadın pilotun sesini duydum; çok heyecanlandım ve etkilendim. | TED | أعني، مؤخرًا، كنت على متن طائرة وسمعت صوت قائدة الطائرة عبر مكبر الصوت وكنت متحمسة وسعيدةً جدًا. |
| İki gün sonra penguen uzmanlarından oluşan bir takım ile birlikte Capetown'a giden bir uçaktaydım. | TED | بعدها بيومين كنت على طائرة متجهة إلى كيب تاون مع فريق رعاية البطاريق |
| Ancak, birkaç yıl önce Doğu'da bir uçaktaydım ve diğer koridor tarafında Kuzey Carolina, Charlotte belediye başkanı oturuyordu. | TED | لكني كنت على طائرة في الشرق منذ عدة سنوات وكان هناك رجل يجلس عبر الممر المقابل لي وكان هذا الرجل هو رئيس بلدية مدينة شارلوت في كارولينا الشمالية |
| uçaktaydım. | Open Subtitles | لقد كنت في الطائرة |
| Görevin yayını kesildiği zaman uçaktaydım. | Open Subtitles | ، كنت على متن طائرة ، في رحلة عبر الأطلنطي |
| Biliyorum, önceden söyleyemezdim çünkü uçaktaydım. | Open Subtitles | أعلم أنه لم يكن بوسعي إخبارك من قبل ولكن لأنني كنت على متن طائرة. |
| uçaktaydım. Yanımda başkaları da vardı. | Open Subtitles | كنت على طائرة وكان هناك أشخاص معي |
| Aynen bu şekilde arkadaşlarımla birlikte uçaktaydım. | Open Subtitles | كنت على طائرة كهذه برفقة أصدقائي |