| Bilim ilgileniyor. Uçaklar uçar ama sihirli halılar ve süpürgeler uçmaz. | Open Subtitles | الطائرات تطير، ولكن البساط السحري والمكانس لا تطير. |
| - Ondalık noktalar uçmaz. - Ne yaparlar? | Open Subtitles | النقاط العشرية لا تطير - ما الذي يفعلونه ؟ |
| Eğer inat edip bizi bu kuş uçmaz kervan geçmez yere getirmeseydin bunların hiçbiri olmazdı Aaron Claridge! | Open Subtitles | لم يكن ليحدث أيا من هذا أذا لم تقنعنى بالمجىء الى هنا لمنتصف اللا مكان أرون كلاريدج |
| Evlerini terk edip, çocukları için daha iyi bir gelecek kurabilmek umuduyla kuş uçmaz kervan geçmez Pontino Bataklıkları'na gelmişlerdi. | Open Subtitles | غادروا منازلهم للقدوم إلى بونتينو الزراعية في منتصف طريق اللا رجعه |
| Burkulmamış bir lastik bandı alıp serbest bıraktığınızda uçmaz. | Open Subtitles | لو أنك ببساطة لم تلوي المطاط وتركته حراً ، لن يطير الجسم |
| "O şey asla uçmaz. Çünkü tahta havadan daha ağırdır!" | Open Subtitles | لن تحلق أبدا لأن وزن الخشب أثقل من الهواء... |
| Bakın, bayım. Süper kahramanlar uçmaz ya da İsa gibi görünmez. | Open Subtitles | ، أُنظر يا سيدى الأبطال الخارقون لا يطيرون |
| Yaklaşık 15 km sonra kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde kenara çekmemi ve arabadan inmemi söyledi. | Open Subtitles | بعد عشرة أميال بعيداً عن الطريق طلب مني التوقف بمنتصف اللامكان و خرج من السيارة |
| Sue, kuşlar bir şeyleri alıp uçmaz. | Open Subtitles | الطيور لا تطير بالأشياء وحسب يا سو |
| Örümcekler uçmaz ki. | Open Subtitles | أعني، العناكب لا تطير |
| Ayılar uçmaz ki. | Open Subtitles | الدببة لا تطير. |
| Kuşlar uçar ama domuzlar uçmaz. | Open Subtitles | -الطيور تطير والخنازير لا تطير |
| Uçaklar tek başlarına uçmaz. | Open Subtitles | الطائرات لا تطير وحدها |
| Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde, işaretsiz bir mezarın güvenli olacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | اعتقدت قبر غير معلم في وسط اللا مكان أن تكون آمنة بما فيه الكفاية. |
| Eğer sen olmasan kimsenin bulamayacağı kuş uçmaz kervan geçmez bir yerdeki üstü kapalı çukura koydum. | Open Subtitles | ثقب شغل في في وسط اللا مكان، والتي لا يمكن لأحد أن قمت ربما وجد إن لم يكن لك. |
| Beni kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde mahsur bıraktın. | Open Subtitles | لقد تركتيني وحيداً في وسط اللا شيء |
| Bizi kuş uçmaz kervan geçmez bir yere götürüyor. | Open Subtitles | هل تسحبنا إلى مُنتصف اللا مكان ؟ |
| Yani uçmaz ve yatakların üstünde zıplamaz. | Open Subtitles | إذن فهو لا يطير لا يقفز على الأسرة |
| Benim John'um asla yuvadan uçmaz, Bay Dorrit. | Open Subtitles | إبني "جون" لن يطير أبدا من القن ، سيد "دوريت". |
| ♪ O daima havada, ama o asla uçmaz ♪ | Open Subtitles | * هو دائماً في الهواء، لكن لا يطير من على الحافة على الإطلاق * |
| - Elbette, ...maymunlar kıçımdan uçar uçmaz. | Open Subtitles | حالما تحلق القرود خارجةً من مؤخرتي |
| Ailem pek sık uçmaz. | Open Subtitles | لا تحلق عائلتي كثيراً |
| Tharklar uçmaz. | Open Subtitles | تارز لا يطيرون |
| Kuş uçmaz kervan geçmez bir yer. | Open Subtitles | نحن في وسط اللامكان |