| Yani bir gezegene uçuyorsun, geçidi alıp geri uçuyorsun. | Open Subtitles | لذا تطير للكوكب تأخذ البوابة, تطير بعيدا |
| Teğmen, rokete git, sen de uçuyorsun. - Oda doldu taştı. | Open Subtitles | اصعد على متن الصاروخ أيها الملازم، فسوف تطير |
| Kovandan dışarı çıkıp uçuyorsun, basınçlı yıkama makineleri ve torpillerle evimize saldıran insanlarla konuşuyorsun! | Open Subtitles | أنت تطير خارج القفير تتكلم مع البشر يهاجمون منازلنا |
| Şey, o zamandan beri, uçağa kim binerse, onunla uçuyorsun. | Open Subtitles | حسناً، لقد كنت تحلق منذاك، لذا إياك أن تسمح لغيرك أن يحل محلك بالطائرة. |
| New York sadece bir saatlik mesafedeyken arkadaşınla buluşmak için neden ta Houston'a uçuyorsun? | Open Subtitles | لماذ تسافرين "كل هذه المسافه لـ"هيوستن "لتقابلي صديقاً بينما "نيويورك تبعد مسافة ساعة؟ |
| Yarın Avrupa'ya uçuyorsun. Bir ay Paris'de kalıp turneye çıkacaksınız. | Open Subtitles | . غدا ستطير إلى أوربا شهر في باريس ثم في سياحة |
| O zamandan beri uçağına binen herkesle uçuyorsun. | Open Subtitles | ومنذ حينها وأنت تطير مع أي شخص يقود الطائرة |
| Onun kafasını karıştıran tek zaman, hemşirenin onu banyoya taşıdığı anlar ve ben de o zaman ona "Marvin, baksana, uçuyorsun!" | Open Subtitles | الوقت الوحيد الذي يضايق حين تحمله للحمام ثم أقول عندها أنظر " مارفن " أنت تطير " بيسي " ستود رؤية هذا |
| Çok yüksekten uçuyorsun, Yakılacaksın. | Open Subtitles | ان تطير لأعلى جدا وقد يجعلك هذا تحترق |
| Bugün New York'a geri uçuyorsun. | Open Subtitles | عليك أن تطير عائداً إلى نيويورك اليوم |
| Bugün New York'a geri uçuyorsun. | Open Subtitles | عليك أن تطير عائداً إلى نيويورك اليوم |
| Kovandan dışarı çıkıp uçuyorsun, basınçlı yıkama makineleri ve torpillerle evimize saldıran insanlarla konuşuyorsun! | Open Subtitles | أنت تطير خارج الخلية، وتتحدث مع البشر الذين يهاجمون بيوتها... |
| Kuş sürüsü gibi uçuyorsun, bebek. | Open Subtitles | يمكنك ان تطير مثل سرب طيور عزيزي |
| JC: Ve sen genelde böyle mi uçuyorsun? | TED | أذا هكذا تطير دائماً ؟ |
| Hot dog aşkına! Sen uçuyorsun! | Open Subtitles | واعد مثير, أنت تطير |
| Orada ne kadar yükseklikte uçuyorsun? | Open Subtitles | على أي إرتفاع تطير هناك؟ |
| O da göremiyor. uçuyorsun. | Open Subtitles | هو أيضاً.أنتَ تطير. |
| uçuyorsun. | Open Subtitles | أنت تطير كيف . . ؟ |
| Şey, o zamandan beri, uçağa kim binerse, onunla uçuyorsun. | Open Subtitles | حسناً، لقد كنت تحلق منذاك، لذا إياك أن تسمح لغيرك أن يحل محلك بالطائرة. |
| Yarın Oakland'a uçuyorsun. | Open Subtitles | سوف تسافرين الى اوكلاند غدا |
| - Bir yere uçuyorsun. | Open Subtitles | ستطير الى مكان ما |
| Tam 30 yıl bekleyip buraya uçuyorsun, bula bula bugünü mü buldun? | Open Subtitles | تنتظرين 30 سنة تطيرين إلى هنا وتختارين هذا اليوم؟ |