| Hey, Jim yokken bu ucubenin yanında oturacak kişi benim. | Open Subtitles | أنا التي ستجلس بجانب غريب الأطوار عندما جيم لايكون حاضرا |
| O şehirli şerefsizler de görüşmek için beni ofislerine almıyorlar çünkü evsiz barksız aptal bir ucubenin teki olduğumu düşünüyorlar. | Open Subtitles | وحمقاء المدينة لم يسمحوا بالدخول لمكاتبهم لأتجادل معهم لأنهم يظنون أنني مشرد مجنون غريب الأطوار |
| ucubenin teki olduğunu söylememe bile gerek yok. | Open Subtitles | ناهيك عن ذكر أنها مسخ لعين من مسوخ الطبيعة! |
| ucubenin teki. İyi anlamda söylemiyorum. | Open Subtitles | إنه مسخ ولن يقدم شيئا |
| ucubenin teki! Sen kendine bir de arkadaş mı diyorsun? | Open Subtitles | إنها غريبه الاطوار وتقول بإنك صديق؟ |
| Bütün gün o ucubenin bir adım gerisindeydik. | Open Subtitles | لقد كان ذلك المسخ يسبقنا بخطوة طوال اليوم |
| Her konuşma o ucubenin adının etrafında dönmek zorunda mı? | Open Subtitles | هل كلّ محادثة يجب أن تتطرّق إلى ذلك المخبول ؟ |
| Normal birisinin, ucubenin ucube getirmesine izin vermesi asıl suç olan. | Open Subtitles | نستطيع لوم الطبيعي لصنعه مثل هالموقف حيث غريب الأطوار مسموح له بإحضار غريبي الأطوار |
| Zengin bir ucubenin salonuna değil. | Open Subtitles | على عكس غرفة معيشة رجل ثري غريب الأطوار. |
| Haklısın, nişanlım muhtemelen ölmüş ucubenin tekidir. | Open Subtitles | معك حق. خطيبي غريب الأطوار وهو ميت على الأرجح. |
| O ucubenin kabiliyetlerini tahmin bile edemezsin. | Open Subtitles | لا فكرة لديك عن قدرات غريب الأطوار هذا |
| Çünkü tıpkı babası gibi ucubenin teki. | Open Subtitles | لأنه غريب الأطوار مثله والده تماماً. |
| - Ben çirkin ucubenin tekiyim. | Open Subtitles | -أنا مجرد مسخ بشع |
| ucubenin tekisin. | Open Subtitles | انت مسخ |
| O ucubenin teki! | Open Subtitles | إنّها مسخ |
| - ucubenin tekiyim. - Evet. | Open Subtitles | . انا غريبه الاطوار |
| Hayır! O ucubenin gittiğinden emin olmadan burayı terk etmem ben. | Open Subtitles | كلا ، لن اذهب إلى أي مكان حتى استيقن أن ذلك المسخ قد رحل |
| Kazanmaya devam edebilmek adına şu ucubenin güzel penisime yapmasına izin verdiğim şeyler... | Open Subtitles | الأمور التي تركت هذا المسخ يفعلها لقضيبي الجميل فقط للحفاظ على الفوز! |
| Şu ucubenin kafanın içine doldurduğu zehirli saçmalıklar midemi bulandırıyor. | Open Subtitles | والسم الذي يبثه ذلك المخبول في عقلك يجعلني أريد التقيؤ |
| O ucubenin yatak odama girmiş olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدّق أنّ ذلك المخبول كان في غرفة نومي بالفعل. |