| Sarhoş, ucuzcu, narsist babama rağmen benimle evlenen bir adam. | Open Subtitles | الرجل الذي تزوجني بغض النظر عن.. والدي المخمور، البخيل والنرجسي |
| Yeniden insana benzedin işte. Bu kadar ender gelmesen olmaz, seni ucuzcu. | Open Subtitles | أخيراً تبدو كبشري، لا يجب أن تنتظر طويلاً حتى تقص شعرك أيها البخيل اللعين |
| ucuzcu Walt'un geleceğini bilsem günüm şenlenirdi. | Open Subtitles | والت ايها الوغد البخيل كان يجب أن أعرف أنك ستأتي كان يومي جيداً |
| Herhangi bir şekilde cimri ya da ucuzcu olduğun için değil. | Open Subtitles | ليس و كأنك شحيح أو بخيل بأى شكل من الأشكال |
| Motel parası bile veremeyecek kadar ucuzcu musun? | Open Subtitles | لا يمكنك حتّى دفع ثمن الفندق ؟ إنك بخيل للغاية |
| - Dışarıda olacağım. - Söylemiştim, ucuzcu değildir. | Open Subtitles | سأنتظر في الخارج - قلت لكما أنّه ليس بخيل - |
| Seni aşağılık ucuzcu! | Open Subtitles | أيها السافل البخيل |
| ucuzcu adi Lars. | Open Subtitles | (لارس) البخيل و الحقير |
| Gizli bir ucuzcu tarafı var. | Open Subtitles | لديها جانب بخيل طيلة علاقتنا، |
| - Bakın, beni ucuzcu biri sandığınızı biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنكم تظنوني بخيل. |
| - Chaza, açgözlü demek, ucuzcu değil. | Open Subtitles | "حازة" تعني طمّاع، ليس بخيل |