| Qinglong'a de ki bu kumlukların ufkunda beni bir daha görürsen lütfen sevinme. | Open Subtitles | "اخبري " تشينغلونغ إذا كنت ترى هذا الأفق الرمليّ مرةً آخرى لا تفرح |
| Geçen her saniye gerçeklik, asfaltın ufkunda tutuluyordu. | Open Subtitles | مع كل ثانية تمر لاح الواقع في الأفق |
| Güneş, karanlığı solgun mavi gözleriyle delip geçen, kışımsı Alaska kırına egemen olan kardeşi aya yol verirken, vahşi batı ufkunda son kez batıyordu. | Open Subtitles | لقد أغربت الشمس لأخر مرة في الأفق الغربي تفسح الطريق لأختها القمر، التي تُضيء غابات "الأسكا" الشتائية |
| Nihayet etrafımızda dönüp ileri doğru otoyolda giden araba gibi ilerleyince Ay'ın ufkunda ilk defa Dünya'nın doğuşunu izledik. | Open Subtitles | عندما إستدرنَا أخيراً وكَنا نتقدّمُ الى الأمام، مثل قيادة السيارة على طول الطريق السريع، شاهدنا للمرة الأولى الأرض تأتي في الأفق القمري، |
| Bunu ilk başta genel anlamıyla ele aldım. Yani şöyle; Pearl Harbo'u alıp Los Angeles'ın üzerine ekleyecektik. Şehrin ufkunda böyle kıyamet gibi bir gün doğumu yapacaktık. | TED | وكذلك فعلت في البداية حيث بدأت أفكر عن ذلك فيما يتعلق بقدرتنا، وسوف نضيف بيرل هاربور إلى لوس أنجليس وسوف نقوم بعمل فجر جلي في أفق المدينة. |
| Aracın dördüncü geçişinde Dünya yavaşça görüntüye giriyor ve kendisini Ay'ın ufkunda meydana çıkarıyordu. | TED | في الدورة الرابعة للمركبة، ظهرت الأرض ببطء وأظهرت نفسها في أفق القمر. |