| Peki bu kötü çünkü dün gece ufuk Faciası'nı izledim. | Open Subtitles | حسناً .. هذا مخجل لأنني شاهدت فيلم أفق الحدث البارحة | 
| Solucan deliğinin quantum (atom altı) parçacıklarından oluşmuş bir ufuk çizgisi. | Open Subtitles | إنه أفق الحدث الذى تكون من الجزيئات الذرية التى يتكون منها الثقب الدودى | 
| - Şu an için, göz ufuk çizgisinin oluştuğu düzlemin hemen önünde. | Open Subtitles | الآن الدرع تقع أمام الحافة حيث أن أفق الحدث يتشكل | 
| Yere yakın bir dizi göze ufuk sonsuza dek gidiyormuş gibi hissettirir. | TED | من مجموعة من العيون بالقرب من الأرض، يبدو الأفق وكأنه مد البصر. | 
| Günbatımından hemen sonra, ufuk çizgisinin batısında Merkür ve Jüpiter görülebilir. | Open Subtitles | يمكن مشاهدة عطارد والمشتري فى الأفق الجنوب غربي بعد غروب الشمس | 
| Kaybolmuş ufuk, büyü ve bilinmeyen yerler bunları geçemez. | Open Subtitles | الافق المفقود، السحر واماكن مجهولة لا يمكن ان تتغلب على ذلك | 
| Gezegenimizi, ufuk çizgisinin kenarındaki radyasyonu ve ışığı hapsedebilen kara deliğe taşıyacak olsaydık bütün nükleer atıklarımızdan kurtulmuş olurduk. | Open Subtitles | إذا قمنا بتحريك كوكبنا بالقرب من الثقب الأسود على حافة الافق الحادث | 
| O halde, şu bahsettiğin... kurmaca ufuk çizgisi nereye bağlanacak? | Open Subtitles | إذا ماهو هذا أفق الحدث الخيالي يكون مرتبط بماذا؟ | 
| ufuk çizgisi seni çözer ve solucan deliğine gönderir. | Open Subtitles | أفق الحدث يجعلك غير أساسي ويرسلك عبر الثقب الدودي | 
| Belki de bir ufuk çizgisi oluşturmak için bir solucan deliği kurmamız gerekmez. | Open Subtitles | ربما نحن لسنا بحاجة للاتصال بثقب دودي لتشكيل أفق الحدث | 
| Binbaşı, bir solucan deliğine bağlamadan geçerli bir ufuk çizgisi yaratsak bile,... | Open Subtitles | رائد حتى إذا خلقت أفق حدث فعال بدون الاتصال بثقب دودي | 
| Bu ufuk bizi vadinin ötesine kadar götürüyordu. | Open Subtitles | أفق يدعوك للأفتنان كالواحد الموجود وراء الوادي. | 
| Saydıklarım dünyadışı geçitler, ileri ve geri, ufuk çizgisini geçtiğim her sefer. | Open Subtitles | هذا يشمل , بوابات خارج العالم جيئة وذهابا , أي وقت عبرت فيه أفق الحدث | 
| Asistanım ve ben her kımıldadığımızda, ufuk çizgimiz de yer değiştiriyordu. | TED | لذلك كلما كنا أنا ومساعدي نحرك أوزاننا، يتحرك خط الأفق بالنسبة لنا. | 
| Ufuktan daha ilgi çekici olan çok az sey vardır -- tabii birkaç tane ufuk dışında. | TED | هناك بعض الأشياء تكون أكثر روعة من الأفق عدا الآفاق المتعددة و | 
| ufuk çizgisine kadar gidip yeni, tuhaf şeyleri bulmak istiyorum, Nijer'deki volkanik kalderalar gibi. | TED | أريد أن أذهب إلى الأفق وأجد أشياء جديدة وغريبة، مثل هذا البركان في النيجر. | 
| ufuk çizgisinde görünen bütün değişimleriyle. | Open Subtitles | بكل التغيرات التى تلوح بعيدا ً . خلف الأفق | 
| Bay Tyler, ufuk hattında bir gemi direği görünüyor! | Open Subtitles | سيد تيلر , ارى سارية على الافق | 
| Oh evet, Kayıp ufuk Ne düşünüyorsun? | Open Subtitles | نعم، الافق المفقود ما رأيك في ذلك؟ | 
| ufuk önümüzde yer alacak. | Open Subtitles | التى سيبسطها امامنا الافق قبل ان نطلبها | 
| "ufuk" altı savaş başlığı ve dört tane yanıltıcıya sahip. | Open Subtitles | الافق تحمل 6 رؤوس حربية واربعة طائرات. | 
| Tüm ufuk boyunca uzanan buz artık açık denize dönüşmüş durumda. | Open Subtitles | ثلج البحر الذي امتدّ يوماً للأفق الآن محيط مفتوح |