| Hâlâ hayatta olanların burada yaşadıklarını telafi edebilmiş olmalarını umut ediyorum. | Open Subtitles | آمل أن أجدهم على قيد الحياة يمكن الإستفادة من تجربتهم هنا |
| En azından mutluluğu ve güzelliği, şu iki doğruyu öğrendiğimizi umut ediyorum. | Open Subtitles | آمل من جميعنا أن يتعلم ليكون سعيداً وجميلاً مثل هذين الاثنين هنا |
| umut ediyorum ki gözünüzü tabir yerinde olursa, polenlerin bazı gizemlerine açmışımdır. | TED | أأمل بأن أكون قد نبهتكم إلى شيء ما وعليكم أن تعذروا التخفي البصري لبعض حبات اللقاح |
| Ekteki tekliflerin onayınızı alacağı beklentisiyle... uzun süreli ve karşılıklı yarar sağlayacak bir ilişki umut ediyorum. | Open Subtitles | أتمنى ان تحوز المنتجات على إعجابكم أأمل في علاقه طويله و ناجحه بشكل متبادل |
| Bana güç vermesini sizlerden umut ediyorum. | Open Subtitles | أضع أملي فيكم لتعطوني الشدة |
| Bana güç vermesini sizlerden umut ediyorum. | Open Subtitles | أضع أملي فيكم لتعطوني الشدة |
| Ayağımın yanmasını sağlayarak hastaneye götürülmeyi umut ediyorum. | Open Subtitles | وأتوقع أن أحرق أقدامي بالكامل وأذهب إلى المستشفى |
| Ve sabah kontrolünde sizi de görmeyi umut ediyorum. | Open Subtitles | وأتوقع أن أراك بالجولات الصباحية |
| Keresinde hepimiz kanıtları analiz daha fazla cevap için umut ediyorum. | Open Subtitles | آمل أن نجد المزيد من الإجابات حالما نقوم بتحليل جميع الأدلة |
| Görüntüyü geri sararak, onu oraya kimin astığını bulmayı umut ediyorum. | Open Subtitles | عن طريق مُشاهدة اللقطات المُؤرّخة، فإنّي آمل أن أحدّد من وضعها. |
| Eğer onun yerinde ben olsaydım, aynı şeyi yapacağını umut ediyorum. | Open Subtitles | إذا كنت أنا بدلاً منه آمل أنك كنت ستفعل نفس الشيء |
| Zamanı geldiğinde bırakmanı umut ediyorum. Yani, kulübedeki yiyecekler bir süre sonra bitecek. | Open Subtitles | آمل حقًا أن تغادري في مرحلة ما، فالطعام الموجود في هذا الكوخ سينفد |
| Ve umut ediyorum tartışma bu yöne kayacak ve zamanla gördüğümüz de bu. | TED | وهذا ما آمل أن يتجه إليه هذا النقاش, ونحنا شاهدنا تقدمًا ملحوظًا خلال الزمن. |
| Şey, orada yaşıyor. En azından öyle umut ediyorum. | Open Subtitles | حسناً ، أعتقد أنها تعيش هنا أأمل ذلك على الأقل |
| Tabi bundan sonra onun kız kardeşim olmasının keyfini sürmeyi umut ediyorum. | Open Subtitles | فأنا أأمل بأن تصبح أختا لى فى المستقبل |
| Gaza'da yardım ekibinde. Onu görmeyi umut ediyorum. BM için çalışıyor. | Open Subtitles | انه في " غزة " و انا أأمل ان اقابله انه يعمل لدي " يو إن " ـ |
| Ben sadece Tanrı'nın prensipleriyle hareket etmeni umut ediyorum. | Open Subtitles | وأتوقع أن تتصرف بنفس الطريقة الإلهية |