| Başkan Bush'un harcamaları kısabileceği yönünde bir umut vardı. | Open Subtitles | كان هناك أمل بان الرئيس بوش سوف يخفض الانفاق الحكومي |
| Bir zamanlar umut vardı insanlığın başlangıcından beri hep var olan tek umut çocuklarımızdı Jake. | Open Subtitles | كان هناك أمل الأمل الذى كان لدينا منذ بدأ الخليقة الأمل الوحيد بهذا العالم |
| En azından artık bir umut vardı. Gerçek bir umut. | Open Subtitles | على الأقل أصبح هناك أمل أمل حقيقى |
| En azından Gödel'de ıspatlanabilirle ıspatlanamazı ayırıp, ıspatlanamazı bir kenara bırakmak için bir umut vardı. | Open Subtitles | على الأقل مع "غودل"، كان هناك أمل أنه يمكنك التمييز بين القابل للبرهان |
| En azından umut vardı ... Tedavi için umut ... | Open Subtitles | على الأقل كان هناك أمل يوم أمس |
| Bir umut vardı. | Open Subtitles | إذن ، هناك أمل له |
| -Elbette. Bir umut vardı. | Open Subtitles | كان هناك أمل.. |