| Peki ya bir satranç taşını tutup kaldırma, ve onu ustalıkla hareket ettirip tahtaya geri koyma konusuna ne demeli? | TED | ماذا عن مشكلة التقاط قطعة شطرنج، وتحريكها بمهارة من ثم وضعها مجدّدا على الرّقعة؟ |
| Benden ustalıkla aşırdığın, 10 milyon doları da buna dahil etmeli miyim? | Open Subtitles | هل يجب أن أفترض أني يجب أن أستثنى 10ملايين دولار التي سحبتِها بمهارة مني؟ |
| 2007'deki iş gördüğüm en iyi işlerden biriydi ustalıkla planlanmıştı. | Open Subtitles | عملية 2007 كانت من بين افضل الاعمال التي رايتها في حياتي خطط لها ببراعة |
| Bizim için Tahran olayını ustalıkla halletmiştir. | Open Subtitles | و تعاملنا مع حادث "تانيرف" ببراعة. |
| Çıkarıp sokma yok. Tek bir hamle var. ustalıkla uygulanmış. | Open Subtitles | لا يوجد دم منبوذ، إنّنا ننظر إلى طعنة واحدة مطبّقة بخبرة |
| Sadakatlerinin sadece ona karşı olduğundan emin olmak için, olgunlaşan duygularını ustalıkla işledi. | Open Subtitles | وقد تلاعب بشعورهم، حتى يضمن أن ولائهم سيكون له فقط. |
| Bu geceki büyük Hollwood ödüllerine yetişmem gerek, ve ustalıkla patronumu,kızını asistanım olarak tutması için ikna ettim. | Open Subtitles | سيكون علي تنظيم حفل جوائز هوليودي ضخم الليلة، وأنا بعبقرية أقنعت رئيستي أن تعيّن عدوتي اللدودة كمساعدة لي. (هولي) هي مساعدتكِ الجديدة؟ |
| Partiden bu yana Yoo Jung ustalıkla insanları kullanıp başıma bela açmaya devam etti. | Open Subtitles | منذُتلكَالحفلة،وَيووجونغيستخدمُالأخرين بمهارة .ويواصلالتسبّببالمتاعبليّ |
| Taş aletler daha ustalıkla yapılıyor. | TED | بدأت الأدوات الحجرية تنحت بمهارة |
| Bir kez bıçaklanmış. ustalıkla. Doğrudan kalbe. | Open Subtitles | طعن مرة,بمهارة عالية مباشرة في القلب |
| Swartz'ın SOPA'da ustalıkla uyguladığı gibi meclise başvurmak örneğin. | Open Subtitles | يمكنك الذهاب إلى الكُنگرس، كما فعل شوارتز بمهارة مع SOPA |
| Bill Paxton, karakteri ustalıkla oynamış. | Open Subtitles | -الذي لعب دوره ببراعة (بيل باكستون ) |
| Son kalan lezzetli kurabiyeleri almanı, ustalıkla engellediğim için, özür dileyecektim. | Open Subtitles | لقد كنت أنتظر في الخارج لكي أعتذر لك بسبب إستيلائي بخبرة على آخر حبة من الكعك اللذيذ |
| Övünmek gibi olmasın, her hamle ustalıkla oynandı. | Open Subtitles | ،كل حركة لُعبت بخبرة إذا أمكن لي أن أقول هذا عن نفسي |
| Kablo bağları ve kablolar ustalıkla yapılmış. | Open Subtitles | الربطات والأسلاك... تمّ فعلها بخبرة. |
| Sadakatlerinin sadece ona karşı olduğundan emin olmak için, olgunlaşan duygularını ustalıkla işledi. | Open Subtitles | وقد تلاعب بشعورهن، حتى يضمن أن ولائهم سيكون له فقط. |