| Tabii bütün gece uyanık kalmanızın sebebi her zaman iş olmuyor. | Open Subtitles | بالطبع , العمل هو ليس الوحيد من يبقيني مستيقظة طوال الليل |
| Bu kadar saat ameliyatta olunca insanın uyanık kalması gerekiyor. | Open Subtitles | وبعد كل هذه الساعات من الجراحة، يجب أن تظلي مستيقظة. |
| Sanırım babacık uyanık veya yatarken anneciğin ne istediğini biliyor. | Open Subtitles | سواء كنت نائم او مستيقظ الوالد يعرف ما تحبة الوالدة |
| Mümkün olan en kötü saatte uyanık olduğunuz anlamına geliyor. | TED | انها تعني شيئا ما يشبه انك مستيقظ في أسوأ ساعة ممكنة. |
| Belli ki Belphegor üzerinde çalışmak için kendini uyanık tutuyordu. | Open Subtitles | من الواضح أنه ابقى نفسه مستيقظا ليعمل على لغز بيلفيجور |
| Bu, hareket sırasında uyanık kalabilmek için Red Bull ve Diyet Kola'ya harcadığım paranın miktarı. | TED | وهذا مقدار المال الذي أنفقته شخصياَ على ريد بول وكولا دايت لأبقى مستيقظة خلال هذه الحركة. |
| Ve benim işim o kabuslar görmeye başladığında uyandırmak için uyanık kalmaktı. | TED | ووظيفتي كانت ان اضل مستيقظة حتى يأتي كابوسها فيكون بإمكاني ايقاظها |
| Charlotte'te beyaz Cumhuriyetçi kadınlardan biri elinde kocaman kola bardağıyla uyanık kalmaya çalışan bir garsondu. | TED | نادلة من الجمهوريين البيض في تشارلوت صارعت من أجل البقاء مستيقظة وبيدها صودا. |
| Buna göre, uyku grubu sekiz saatlik gece uykusunu alacak ama uyku yoksunu grubu laboratuvarda uyanık tutacağız, tamamen gözlem altında. | TED | ستحصل مجموعة النّوم على ثماني ساعات كاملة من النّوم، ولكن سنبقي مجموعة الحرمان من النوم مستيقظة في المخبر، تحت مراقبة كاملة. |
| İşte, soldaki video uyanık bir farenin beyninde ne kadar BOS'un hareket ettiğini gösteriyor. | TED | هنا، الفيديو على اليسار يوضح كمية تحرك السي إس إف خلال المخ في مخ فأر حي وهو مستيقظ. |
| Çünkü sizin uykunuzu ölçmenize yardımcı olmanın yanında diğerlerine de uyanık olduğunuzu belli ediyor. | TED | لأنه لا يقتصر على مساعدتك لقياس نومك، و لكن أيضا يخبر الآخرين أنّك مستيقظ. |
| Böylece karım odaya girdiğinde uyanık olduğumu anlıyor. | TED | لذلك، عندما تأتي زوجتي و تعلم أنّي مستيقظ. |
| Şöyle ki kendime bir şey anlatmak istersem, uyanık olduğum zaman dinlemeyeceğim. | Open Subtitles | كما لو أني يجب أن أخبر نفسي بأشياء لا أريد أن أسمعها و أنا مستيقظ |
| Gece uyumuş bir birey ile uyanık kalıp fazla hareket etmemiş bir bireyi karşılaştırdığımızda uyku sırasındaki enerji tasarrufu bir gecede 110 kalori. | TED | إن قارنت فردا نام ليلا، أو بقي مستيقظا ولم يتحرك بشكل كبير، فإن توفير الطاقة بالنوم هو حوالي 110 سعرة حرارية في الليلة. |
| Tüm gece boyunca sizlerle birlikte enerjinizi taze tutup hepinizi uyanık tutacağım. | Open Subtitles | سأكون معكم طوال الليل لنبقي على طاقتنا وهذا لمن يمكنهم البقاء مستيقظين |
| Evet, biliyorum. Sokaktan ışığının yandığını gördüm. -Hâlâ uyanık olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | رأيت مصباحك من الشارع فعلمت انك مازلتِ مستيقظه |
| Aslında, beynin bazı bölümleri, uyku halindeyken uyanık halden daha aktif. | TED | في الواقع، بعض المناطق من الدماغ تكون أكثر نشاطا خلال حالة النوم أكثر منه في حالة اليقظة. |
| Bilmem. Geç oldu. Yeterince uyanık değilim. | Open Subtitles | لا أعرف، الوقت متأخّر وأنا لست يقظة مثلما أريد أن أكون |
| Nihayet bunu anladım. Her üç gün uyanık kaldığımda, 24 saat kazanıyorum. | Open Subtitles | وأخيراً أكتشفت الأمر، كلما استيقظت ثلاثة أيام أربح 24 ساعة.. |
| bak Starbucks sen insanları uyanık tutuyorsun, biz ise hem uyanık hem de hayatta tutuyoruz. | TED | ان ستاربكس تبقيك يقظاً بكافينها .. ولكن نحن نبقيك متيقظاً وعلى قيد الحياة |
| Yalanı örtmek için yüzüne yaptıracakmış Bütün gece uyanık kalacağım. | Open Subtitles | إنه يقول إنه كان يجب أن يغطي وحهه ليخبئ الكذبة سوف أكون صاحية طوال الليل |
| Tüm gece uyanık kalıp detaylı bir şey planlamışım gibi görünmeden, öylesine sorayım dedim. | Open Subtitles | كان ذلك سؤالاً عرضياً إن كنتِ مشغولة الليلة دون أن أجعل الأمر وكأنّي مُستيقظ طوال الليل أخطّط لشيئ. |
| Sadece uyanık olarak yatar, uyuşturucu bağımlısı olmamaları için dua edersin. | Open Subtitles | وتبقى صاحياً ، تصلي ان لا يتعاطون المخدرات |
| Bana sonsuz gelen o saatler boyunca uyuya kalıp sizi kaçırırım korkusuyla kendimi uyanık tutmaya çalıştım. | Open Subtitles | لساعات بدت و كأنها لا تنتهى جلست خارج بابك أحاول أن أبقى على نفسى متيقظة خوفاً من أن أنام و تفتنى رؤيتك |
| uyanık kalmak bayağı gerekli. Kızgınca. Pekâlâ. | Open Subtitles | البقاء متيقظا هو شرط أساسى حسنا ، سأعطيك منشطا آخر |
| Hatta annem, iyi bir etki bırakmak için sabırlı, uyanık ve müthiş derecede terbiyeli olmam gerektiğini söylemişti. | TED | أمي أيضاً قالت ذلك، لكي تجعلني أبذل كل جهدي لأتقدم، علي أن أكون صبوراً، متيقظاً ومهذباً. |