| O genç şirin adam gelip seni sordu. uyuduğunu söyledim. | Open Subtitles | و هذا الشاب الظريف سأل عليك مرتان أخبرته أنك نائمة |
| Ben yukarı çıkıp senin uyuduğunu görüp ona bildirinceye kadar sudan bile çıkamazdı. | Open Subtitles | لم يكن يخرج من الماء إلا بعدما أصعد و أتأكد من أنك نائمة |
| - En azından uyuduğunu sanıyorum. - Yetişkinler beraber eve gider. | Open Subtitles | ـ على الأقل أعتقد أنه نائم ـ البالغون يذهبون للمنزل معاً |
| Biri kralı görmeye gelirse, uyuduğunu söylersin. | Open Subtitles | تذكر أنه إذا جاء أى شخص ليرى الملك فسوف تقول له أنه نائم |
| Bunu komik bulmadı. Ayrıca nerede uyuduğunu biliyor. | Open Subtitles | لم يعتقد ان هذا مضحك كما انه يعرف اين تنام |
| Bir daha bu binada uyuduğunu görürsem her şey biter, kovulursun. | Open Subtitles | إذا وجدتك نائماً في هذا المبنى مجدداً هذا كل شيء ستطرد |
| Çoğu geceler üç tekerli bisikletinde uyuduğunu, böylece gece treninden ilk inenleri yakalayabildiğini anlattı. | TED | أخبرني في كثير من الليالي أنه كان ينام في عربته لكي يضمن مصادفة أول الزائرين المترجلين من القطار الليلي |
| uyuduğunu sandım onun, ben de onu dürttüm, uyanmadı. | Open Subtitles | أعتقدت أنها كانت نائمة فلذا دفعتها ولم تستيقظ |
| İnsanlar senin uyuduğunu düşünürken, kendin hakkında çok ilginç şeyler duyuyorsun. | Open Subtitles | أسمعى الأكثر متعة الأشياء التى حولك . عندما الناس يعتقدون أنكى نائمة |
| Onun... uyuduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | أنها أنها كانت فى السرير نائمة هذا ما أعتقدتة |
| Dün seni aradım ama baban uyuduğunu söyledi. | Open Subtitles | حاولت الإتصال بك أمس والدك قال أنك نائمة |
| Kürklü olanın sürekli uyuduğunu, büyük olanında tüm işi yaptığını görüyor musun? | Open Subtitles | هل ترون كيف لذي الفرو نائم طول اليوم بينما الشخص الأخر يعمل كل شيء |
| -Hiç kimseye burada olmadığımı söyledin mi? -Hayır, uyuduğunu sanıyorlar. | Open Subtitles | ـ هل أخبرت أحداً أننى كنت بالخارج ـ كلاّ ،إنهم يعتقدون أنك نائم |
| Sonunda sabah dört gibi gelip Arap'ın uyuduğunu söyledi. | Open Subtitles | اخيرا في حوالي الساعة الرابعة صباح جاء جون وقال ان الرجل العربي نائم |
| İki aydır sınıfta horul horul uyuduğunu fark etmiyor muyum ben? | Open Subtitles | لقد تم مشاهدة تنام من خلال هذه الفئة لمدة شهرين. |
| Yani gündüzleri uyuduğunu biliyormuş. | Open Subtitles | انها من غير كافيين، لأنني اعلم انك تنام في الصباح |
| Neredeyse Bay Wilson'ın ölmeden önce hep yaptığı gibi depoda uyuduğunu sanacağım. | Open Subtitles | حتى أنني أكاد أتوقع أن يكون السيد ويلسون نائماً في غرفة البضائع كما كان يفعل دائماً قبل موته |
| Cinayet saatinde, sizin evinizde kanepede uyuduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد قال بأنه كان متواجداً هنا بمنزلكم , نائماً على الأريكة بوقت حصول جريمة القتل |
| Eee, kitap, üstadın her 3 saatte 20 dakika uyuduğunu söylüyor. | Open Subtitles | حسنا , لقد تبين أن السيد كان ينام لمدة عشرون دقيقه كل ثلاثة ساعات |
| Ama bir ara ona baktığım zaman uyuduğunu gördüğümü hatırlıyorum. | Open Subtitles | و لكن أتذكر في أحد المرات أنني نظرت إليه و توقعت أنه كان نائما |
| (Alkış) Çok büyük bir alkışı hakediyor gerçekten çünkü son üç aydır pek uyuduğunu sanmıyorum. | TED | تصفيييق إنه يستحق الكثير من التصفيق لأني لا أظن أنه نام كثيرا خلال الشهور الثلاث الماضيه ، حقيقتا |
| Neden okuldaki bir arabanın arka koltuğunda uyuduğunu anlatmak ister misin? | Open Subtitles | لذا انت يجب ان تعلمينى لماذا تنامين فى سيارة فى المدرسة |
| Kamyon gideceği yere yaklaşıp yavaşlayınca kendine geldi ve ne kadar uyuduğunu anlayamadı. | Open Subtitles | وفيما بعد عندما أخفضت الشاحنة من سرعتها لكي تصل الىوجهتهاوهيبدأت تستعيدوعيها ببطئ، لم تكن هناك أيّ طريقة لمعرفة كم من الوقت قد نامت. |
| uyuduğunu düşünmüştüm. Hayır seni bekledim. | Open Subtitles | إعتقدت بأنّكى ستكونى نائمه الآن لاأنتظر رجوعك للبيت |
| Çocukların gürültüde daha iyi uyuduğunu bilirsiniz. | TED | كما تعلم، الأطفال ينامون أفضل في الضوضاء |
| Benim ve kız kardeşlerimin uyuduğunu sandıktan sonra annemle babamın dans etmesini izlediğim güzel zamanları hatırlatır. | Open Subtitles | أتذكر فحسب الأوقات الجيدة حينما كنت أشاهده هو وأمي يرقصان بعدما كانوا يخالون أننا نائمين أنا وشقيقتي |