| Sadece seni buradan uzak bir yere gönderirsem rahat ederim. | Open Subtitles | سأتوقف عن القلق إذا أرسلتك إلى مكان بعيد من هنا |
| Vince gözden uzak bir yere gitmek istiyor. | Open Subtitles | يريد (فينس) الذهاب لمكان بعيد عن الأنظار |
| Ancak çok zaman verirsem ona ulaşamayacağım uzak bir yere gidebilir. | Open Subtitles | و بعد فترة من الوقت ذلك الشخص سيكون حتماً في مكان بعيد |
| Ödülünü yemeye başlamadan önce, içgüdüsel olarak onu gözden uzak bir yere taşıyor. | Open Subtitles | إنه يخفي صيده غريزيًا بعيدًا عن الأنظار قبل التهامه |
| Biriyle buluşmak için bir yere ihtiyacı vardı, gözden uzak bir yere. | Open Subtitles | كان محتاجاً إلى مكان لمقابلة شخص ما ، مكان بعيد عن الأنظار |
| Batiatus o cesedi çoktan gözlerden uzak bir yere götürmüştür. | Open Subtitles | (جٌثةحتىتعرف(بتيتوس... و مَجهولة بالنسبة لعين البشر. |
| Nedense hep uzak bir yere gideceğini düşünmüşümdür. | Open Subtitles | بدا عليك أنّكَ ترغب بالذهاب لمكانٍ بعيد عن هنا، لسببٍ ما... |
| Beş yaşında, daha iyi eğitim almak için uzak bir yere otobüsle bir saat yol gitmek zorunda kaldım. | TED | في عمر الخمس سنوات، كان عليّ القيام برحلة تستغرق الساعة بالباص إلى مكانٍ بعيد للحصول على تعليم أفضل. |
| Kimsenin bulamayacağı çok çok uzak bir yere - | Open Subtitles | الى ارض بعيدة جداً حتى لا احد يستطيع اللحاق به |
| Dinleyin, bu konu hakkında, bu sabah doktora gittik, ve o, önlem olarak, kabin içinde uzak bir yere, seyahat etmememi istedi. | Open Subtitles | استمعوا عن هذا , ذهبنا الي الطبيب هذا الصباح ويشعر ، كإجراء احترازي منذ المقصورة مثل هذا المكان البعيد , انه لا يريد لي أن أسافر |
| Bilmiyorum, uzak bir yere. | Open Subtitles | لا أعرف، بمكان ما بعيد |
| Bizi bulamayacakları uzak bir yere gitmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أذهب إلى مكان بعيد لا يجدنا فيه أحد |
| Buradan çok uzak bir yere gitmeni öneririm. | Open Subtitles | أقترح أن تذهب إلى مكان بعيد كل البعد عن هنا. |
| Eğer senden çok uzak bir yere gidersem bana söz verebilir misin? | Open Subtitles | إذا ذهبت إلى مكان بعيد جدًا عنكِ، هل يُمكنك أن تعديني؟ |
| Vince gözden uzak bir yere gitmek istiyor. | Open Subtitles | يريد (فينس) الذهاب لمكان بعيد عن الأنظار |
| Pekala Joe. Iris'i buradan uzak bir yere götürmen gerekiyor. | Open Subtitles | (جو)، خذ (أيريس) لمكان بعيد عن هنا |
| Belki de uzak bir yere gitmiştir. | Open Subtitles | ربما هو في مكان بعيد |
| Ben sadece uzak bir yere park etme görevini üstlenmiştim. | Open Subtitles | أنا فقط قمتُ "بتوقيفها في مكان بعيد" |
| Ölüm geldiği vakit bedenini cadıların, vampirlerin ve insanların kargaşalarından çok uzak bir yere gömeceğim. | Open Subtitles | بأن أدفنها حال موتها بعيدًا عن فوضى" "الساحرات ومصّاصي الدماء والبشر |
| - "Tüm bu pisliklerden uzak bir yere" diyor. | Open Subtitles | قال فقَط، .""في مَكان ما بعيدًا عن كل هذا الهُراء |
| Bu da sıklıkla halinden memnun olmaktan uzak bir iş yeri sahibi ile işbirliği yapacağınız ve ekibinizi gözden uzak bir yere mevzilendirip hedefin gelişini bekleyeceğiniz anlamına gelir. | Open Subtitles | "في العادة هذا يعني حصول المنظمة" "على بعض من الغير سعداء من مالكين الاعمال" "تجهيز فريقك من مكان بعيد عن الانظار" |
| Oradan uzak bir yere. | Open Subtitles | مكان بعيد عن هنا |
| Batiatus o cesedi çoktan gözlerden uzak bir yere götürmüştür. | Open Subtitles | (جٌثةحتىتعرف(بتيتوس... و مَجهولة بالنسبة لعين البشر. |
| Ama-- Çok uzak bir yere mi gidiyoruz? | Open Subtitles | هل نحن ذاهبون لمكانٍ بعيد للغاية؟ |
| Adam, kurbanı çalıntı arabayla uzak bir yere kadar takip edip... | Open Subtitles | حسنا،هذا الشخص إستخدم شاحنة مسروقة لمتابعة الضحيّة إلى مكانٍ بعيد |
| Sıcak ve uzak bir yere. | Open Subtitles | الى ارض بعيدة جدا جدا |
| - Tabii. Şöyle... uzak bir yere. | Open Subtitles | -في هذا المكان البعيد |
| Bilmiyorum, uzak bir yere. | Open Subtitles | لا أعرف، بمكان ما بعيد |
| Bir doktora, çok ama çok uzak bir yere gitmeliyiz. | Open Subtitles | علينا الذهاب الى الطبيب بمكان بعيد من هنا |