| Bilim, uzak gelecekteki olayları öngörmemizi ve birbirimizle ışık hızında iletişim kurmamızı sağladı tam da benim şu anda sizinle yaptığım gibi. | Open Subtitles | مكننا العلم من التنبؤ بأحداث في المستقبل البعيد و التواصل فيما بيننا بسرعة الضوء |
| Bu uzak gelecekteki dünyaların üzerinde bulunan tüm yaşam emniyette olacaktır .ama milyar yıl uzunluğunda, muhteşem bir ışık gösterisine yarım trilyon yıldızın dansına tanıklık edecektir. | Open Subtitles | وكل حياة في هذه العوالم في ذلك المستقبل البعيد ينبغي أن تكون أمنة ولكنها ستشهد عرضاً يطول مليار سنة |
| Bilim, uzak gelecekteki olayları öngörmemizi ve birbirimizle ışık hızında iletişim kurmamızı sağladı tam da benim şu anda sizinle yaptığım gibi. | Open Subtitles | مكننا العلم من أن نتنبأ الأحداث في المستقبل البعيد وأن نتواصل مع بعضنا البعض بسرعة الضوء |
| Yani uzak gelecekteki astronomlar uzayın derinliklerine baktıklarında durağan, zifiri bir kör karanlıktan oluşan sonsuz bir uzamdan başka bir şey görmeyecekler. | TED | لذا فان الفلكيين في المستقبل البعيد ينظرون الى الفضاء العميق لن يروا شيئاً غير السلسلة اللامتناهية من السكون ، الحبري الأسود |
| uzak gelecekteki astronomların bu meseleyi çözebilecek yeterince bilgiye sahip olamayacağını öğrendiğimizde, doğal olan soru şu ki, belki de zaten biz çoktan o duruma geldik ve evrenin belli bir takım derin, kritik özellikleri kozmolojinin evrimi sebebiyle anlayabilme yetimizden çoktan kaçtı. | TED | بانه عندما تعلمنا ان الفلكيين في المستقبل البعيد ليس لديهم معلومات كافية لمعرفة السؤال الطبيعي هو ، من المحتمل ان نكون بالفعل في هذا الوضع وبعمق معين ، فان ملامح حاسمة للكون قد هربت قدرتنا على الفهم بسبب كيفية تطور الكوزمولوجي |
| Bilim, çok uzak gelecekteki belli astronomik olayları önceden bilebilmemizi sağlar. | Open Subtitles | لقد مكننا العلم من أن نتنبأ بأحداث فلكية محددة في المستقبل البعيد |