| Gel buraya. Hâlâ çok uzaktalar. | Open Subtitles | انتظر، أيها الصغير انهم ما زالوا بعيدون جدا |
| Bekle, evlat. Hâlâ çok uzaktalar. | Open Subtitles | انتظر، أيها الصغير انهم ما زالوا بعيدون جدا |
| 77. Alman tugayı, sesin şiddetine bakılırsa 56 km uzaktalar. | Open Subtitles | مدفع ألماني 77 ويبدو أنهم يبعدون 35 ميلاً. |
| 77. Alman tugayı, sesin şiddetine bakılırsa 56 km uzaktalar. | Open Subtitles | مدفع ألماني 77 ويبدو أنهم يبعدون 35 ميلاً. |
| Şey, daha iyi eşleşmeler bulduk, fakat buradan çok uzaktalar. | Open Subtitles | لدينا أكثر من مثيل أفضل لكنهم بعيدين جداً عن هذا المكتب |
| İstekli dişilerin sayısı az ve çok uzaktalar. | Open Subtitles | الإناث الراغبة في الزواج قليلةٌ وتظهر على فترات متباعدة |
| Ve düşünmek de istemiyorum. Dinle. Onlar uzaktalar. | Open Subtitles | ولا أريد تصور ما كان سيحدث، إنهم بعيدون. |
| Etrafta balıklar var ama çekim yapmak için çok uzaktalar. | Open Subtitles | السمك بالجوار، لكنهم بعيدون جداً عن التصوير. |
| Hadi ama çocuklar. Çok uzaktalar. | Open Subtitles | أعني ، بالله عليكم يارفاق إنهم بعيدون للغاية |
| Evden uzaktalar. Evlerini özlüyorlar. | Open Subtitles | إنهم بعيدون عن موطنهم إنهم مشتاقون لعائلاتهم |
| Wraithler hâlâ çok uzaktalar değil mi? | Open Subtitles | الرايث لا يزالوا بعيدون أليس كذالك؟ |
| Dinle, çok çok uzaktalar. | Open Subtitles | اسمعي , انهم بعيدون بعيدون جدا |
| Yarım saat uzaktalar. 10 dakikada oradayım. | Open Subtitles | انهم يبعدون بمدة 30 دقيقة سأكون هناك خلال عشرة دقائق |
| 40 metre uzaktalar. Bu menzilimin tam sınırı. | Open Subtitles | إنهم يبعدون 40 ياردة وهذا بالضبط هو آخر مدى لديّ |
| - Peki ya düşman, ne kadar uzaktalar? | Open Subtitles | وماذا عن العدّو، إلى أيّ مدى يبعدون عنكم؟ |
| Bence, 32 saat uzaktalar demek olabilir. | Open Subtitles | اعتقد بانهم يبعدون 32 ساعه |
| Kim bilir ne kadar uzaktalar? | Open Subtitles | من يعلم كم يبعدون من هنا؟ |
| Çok uzaktalar. Asla başaramayız. | Open Subtitles | إنهم بعيدين جداً , لن نستطيع القيام بهذا |
| Diğer tarafta bile hala evlerinden çok uzaktalar ve etraflarındaki buzullar kırılmaya devam ediyor. | Open Subtitles | عِندالجانبالآخر، ما زالوا بعيدين من البيت وهم على الثلج الذي يتكسر مِن حولهم. |
| Birbirlerinin kıyafetlerini eğlence olsun diye giymekten bir adım uzaktalar. | Open Subtitles | يبقى لهم يوم وكل منهم يلبس ملابس الآخر فقط للتسلية |
| Anlaşıldı. Kensi ve Deeks beş dakika uzaktalar. | Open Subtitles | عُلمَ ذلكـ إنَّ "كينزي وديكس" يبعدان عنا خمس دقائق |
| Sizden 80 metre kadar uzaktalar 10'da, toplam dört adam. | Open Subtitles | أنهم على بعد ثمانون متراً منك اربعة رجال |
| Avrupa Kupasını tarihlerinde ilk kez kazanmaktan sadece 45 dk uzaktalar. | Open Subtitles | 45دقيقة فقط تفصلهم عن الفوز بالبطولة للمرة الاولى في تاريخهم |