| Şimdi burada uzanıp sizlere yine yük olacağım. | Open Subtitles | علي الآن أن أستلقي هنا مجدداً و أكون عبئاً عليكم |
| Yatakta uzanıp dergi-kitap okumayı tercih ederim. | Open Subtitles | فأنا أفضل أن أستلقي في السرير و أقرأ المجلات و الروايات |
| O yüzden bu gece ödev olarak ikinizin yatağa yan yana uzanıp birbirinize dokunmadan cinsel bir fanteziyi paylaşmasını istiyorum. | Open Subtitles | الليلة، والواجبات المنزلية، و أنا أريد منك أن تستلقي معا، جنبا إلى جنب، دون لمس، وتشترك في الحلم الجنسي. |
| uzanıp biraz gevşeyeyim bari. Yemekte yok. Hiçbir şey yok. | Open Subtitles | أريد الاستلقاء هنا والإسترخاء لا أريد عشاءً ، أو أيّ شيء |
| O zaman aynı yatakta rahatça uzanıp dinlenebilecek miyim? | Open Subtitles | اذن . الامر جيد اننا نستلقي وننام علي نفس السرير ؟ |
| Sadece uzanıp bırakmak istediğimi hatırlıyorum. | TED | أتذكر أنني كنت أريد الإستلقاء والاستسلام. |
| Nasıl bir adam sırt üstü uzanıp yıldızları sayarken, onları numaralandırmayı düşünür. | Open Subtitles | لكن من استلقى على ظهره وعدّ النجوم وفكر برقم؟ |
| Kocaman bir yatağa uzanıp iki gün boyunca uyumayı ve anne olmayı düşünüyorum. | Open Subtitles | إنني أفكر في التمدد على سرير كبير والنوم لحوالي يومين وأفكر في الإنجاب |
| Charles, biz bulaşıkları yıkarken, neden oturma odasına gelip de divana uzanıp akşam gazetesini okumuyorsun? | Open Subtitles | سنغسل الصحون يا تشارلى لما لا تذهب لغرفة المعيشة و تتمدد على الاريكة و تقرأ صحيفة المساء |
| Altıncı gün uzanıp bir mektup yazdım. | Open Subtitles | أردت أن أستلقي وفي اليوم الساس كتبت رسالة |
| Hücremde uzanıp seni öptüğümü hayal ediyorum sevişmeyi değil yalnızca saatler boyu hiç durmadan öpüşmeyi. | Open Subtitles | إنني أستلقي في زنزانتي أتخيل نفسي أقبّلك, لا أن أمارس الحب معك فقط أقبّلك لساعات وساعات |
| Aynı tenimle yapardım uzanıp aşkın ölmesine izin vermek | Open Subtitles | أن أستلقي و أسمح للظلام و أن أقف و أسمح لضوء حب يشع |
| Ya da sen biraz yerde uzanıp bir süreliğine ağzını kapatsan iyi edersin. | Open Subtitles | أو ربما تستلقي علي الأرض وتضع كمامة لفترة |
| Bir saatini yere uzanıp felçli halde geçirmek istiyorsan bilemem tabii. | Open Subtitles | إلا اذا كنت حقاً تريد ان تستلقي على الأرض هنا مشلولاً حتى الساعـة القادمة |
| Sahilde uzanıp dinlenmekten başka bir şey yapmayacağız. | Open Subtitles | لن يكون هناك ما نفعله سوى الاستلقاء على الشاطئ والاسترخاء |
| Seni onun yanına uzanıp onu izlemekten başka hiçbirşey daha iyi hissettiremez | Open Subtitles | ستود الاستلقاء بجانبها وقضاء الوقت بمشاهدتها تنام |
| Böylece yatağımıza uzanıp eski siyah-beyaz filmleri seyredebileceğiz. | Open Subtitles | هكنا نستطيع أن نستلقي بالسرير و نشاهد جميع الأفلام بالأبيض و الأسود |
| Belki birkaç saat kanepede uzanıp sonra da--. | Open Subtitles | ربما يمكنني الإستلقاء على الأريكة لبضع ساعات قبل أن أرحل |
| Pilavımı yedirmem ve eski usul, uzanıp akışına bırakacağım bir sekse ihtiyacım var. | Open Subtitles | ما تحتاجه هو shafting جيد... بعض الخير من الطراز القديم، استلقى والتفكير في إنجلترا... bonking. |
| Hastane yatağında öylece uzanıp hemşirelerin sünger banyosu yaptırmasını mı istiyorsun? | Open Subtitles | التمدد على سرير المستشفى وأن تحصل على حمام بالإسفنج من الممرضات |
| İşte size uzanıp uyuyabileceğiniz boş bir tane. | Open Subtitles | ها هى كابينة فارغة حيث يمكنك ان تتمدد و تنام |
| Önkollarının parmakları arasında gerilerek uzanıp, arka bacaklarının dibine kadar devam eder. | Open Subtitles | والتي تمتد من أصابعهم الطويلة على مفاصلهم الأمامية حتى نهاية مفاصلهم الخلفية |
| uzanıp sana dokunabileceğim günün geleceğini hayal bile edemezdim. | Open Subtitles | .. لم أحلم أبداً بقدوم اليوم الذي أمدّ يدي فيه وألمسكِ .. |
| Gerçekten sen de gidip sahilde uzanıp, güneşlenip bütün gün gingko balboanı içebilirsin. | Open Subtitles | كمخيمٍ للعقل تذهب وتستلقي على الشاطئ وتحظى بسمرة وتشرب (جنكة بالبوا) طوال اليوم |
| Peki, eve gidip, kanepeye uzanıp o hayvan klonlama saçmalıklarını falan izlesene. | Open Subtitles | حسنا، يجب أن تذهب إلى البيت واستلقى على الأريكة... مشاهدة بعض من تلك الحيوانات استنساخ الهريس المنبثقة أو شيء من هذا. |
| Kaliforniya'ya gidince, her canım istediğinde uzanıp bir portakal koparacağım. | Open Subtitles | انتظروا حتى نصل "كاليفورنيا" ، سأرفع يدى و ألتقط برتقالة حينما أريد |
| Şimdi yaşam ağacına uzanıp meyve almasına, ...yiyip ölümsüz olmasına izin verilmemeli." | Open Subtitles | والآن لعله يمد يده ويأخذ من شجرة الحياة أيضا ويأكل ويحيا إلى الأبد |
| Ve o, ona uzanıp dokunacak kadar gerçekti. | Open Subtitles | ولقد كانت حقيقية جدا بحيث كان يمكنك أن تمد يدك وتلمسها |