| Beyler, lütfen. Belki ben bir uzlaşma yolu önerebilirim. | Open Subtitles | أيها السادة من فضلكم، ربما يمكنني تقديم حل وسط. |
| Ve Calles, kendisi artık görüyor ki, kilise ile bir uzlaşma yolu bulmak daha iyi olacak. | Open Subtitles | يرى كاليس بنفسه الآن وقال انه على استعداد لإيجاد حل وسط مع الكنيسة |
| Oturup sorunu halledelim ve bir uzlaşma yolu bulalım. | Open Subtitles | لنجلس جميعا ونجد حل وسط |
| Ben sadece bir uzlaşma yolu bulmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | -إنّي أحاول الوصول لحلّ وسط فحسب |
| Yani bir çeşit uzlaşma yolu arıyordum ben-- | Open Subtitles | -إنّي أحاول الوصول لحلّ وسط فحسب |