| Bak, uzlaşmayı kabul etse bile, senin adını vermeyecektir. | Open Subtitles | انظري، حتى لو انها قبلت الصفقه هي لن تذكر اسمك بأنك ساعدتها |
| Çocuklar, Jason dedi ki avukatı mahkemeden bahsetmiş... ..uzlaşmayı kabul etmeyi düşünüyor. | Open Subtitles | يارفاق، جيسون قال ان محاميها خائفون من المحاكمه... انها تفكر بقبول الصفقه |
| Yapma,uzlaşmayı söylediğin zaman, ya mülakatı kötü geçecek, ya da bırakıp buraya gelecek. | Open Subtitles | لا، لو اخبرتها عن الصفقه إما انها ستفسد مقابلتها او انها ستلغيها وتعود للمنزل |
| Hiçbir zaman kavrama abone olmadım. Bu evlilik uzlaşmayı öğrenmekle ilgilidir. | Open Subtitles | لم أكن موافقاً قط على أنّ الزواج يعني تعلم المساومة |
| Bu uzlaşmayı beğendim. | Open Subtitles | تعجبني هذه المساومة |
| uzlaşmayı bozamam ama yapabilecek birini sanırım tanıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني مهاجمة المجمع... -لكن أعتقد أنّني أعرف أحداً يستطيع . |
| uzlaşmayı zayıflık sanıyorsun ama değil. | Open Subtitles | كنت تعتقد أن الحل الوسط هو الضعف. |
| Dur, yani eğer Ali uzlaşmayı yapmazsa, bütün kabus bitecek mi diyorsun? | Open Subtitles | مهلا، اذا ماتقوله هو لو ان آلي لم تقبل الصفقه كل هذا الكابوس يمكن ان يختفي؟ |
| Senin için burada olmanın ne kadar kötü olduğunu hayal bile edemiyorum ama uzlaşmayı yapmak çözüm değil. | Open Subtitles | لا يمكنني ان اتصور كم هو فضيع وجودك هنا لكن قبولك تلك الصفقه ليس الحل |
| Alison uzlaşmayı kabul etmeyecektir. | Open Subtitles | اليسون لن تقبل الصفقه |
| Alison uzlaşmayı kabul etmiş. | Open Subtitles | أليسون قبلت الصفقه |
| Alison henüz uzlaşmayı kabul etmedi. | Open Subtitles | أليسون لم تقبل الصفقه بعد |
| uzlaşmayı yapmıyorum. | Open Subtitles | لا اقبل الصفقه |
| Ama bir hafta geçmedi ki Willie Van Beber cezasını aldı çünkü uzlaşmayı reddetmiştim. | Open Subtitles | حسنٌ, في أسبوع (ويلي فان بيبر) سوف ينال العقوبة لأنّني رفضتُ المساومة |
| Lütfen bu uzlaşmayı kabul edin. | Open Subtitles | يرجى قبول هذا الحل الوسط |
| Lütfen bu uzlaşmayı kabul edin. | Open Subtitles | يرجى قبول هذا الحل الوسط |