| Çok insafsızca, tıpkı ölülerimizin kötü kokan dumanıyla dolan Vadi gibi. | TED | بلا شفقة، مثل الوادي الذي ملئ بالدخان العفن المنبعث من موتنا. |
| Katsunuma'yı terk edenlerin sayısı artarken Vadi merkeziyle bağlantı hala sağlanamıyor. | Open Subtitles | الخارجين من منطقة كاتسونوما.. تبقى الإتصالات مقطوعة مع منطقة وسط الوادي |
| Bir şeyler yapmalıyız. İntikam almak için Vadi halkına zarar verebilir. | Open Subtitles | يجب أن نفعل شيئاً لا يمكن أن نتركه يمشي في الوادي |
| Bu yeşil şeyler mikroskopik bir organizma olan bir tür alg olup, Ölü Vadi'nin zor koşullarına bile dayanıklılık gösterebilmektedir. | Open Subtitles | هذه اللطخات الخضراء، عبارة عن طحالب، كائنات مجهرية بإمكانها أن تنمو حتى في أقسى الظروف المناخية المتغيرة في وادي الموت. |
| Vadi'nin şövalyeleri Vadi'de kalacaklar. Ait oldukları yerde lordlarını koruyacaklar. | Open Subtitles | فرسان الوادى سوف يظلوا هٌنا حيث ينتمون, كي يحمُوا قائدهُم. |
| Vadi ülkesinden Nanafushi isimli bir shinobi bizim en gizli bilgilerimizi almayı deniyormuş. | Open Subtitles | لقد أتى ننجا من مدينة فالي ويدعى نانافوشي وقد أتى ليجمع المعلومات عنا |
| Fakat eğer o beyinler ilk evrildiğinden buyana çok az değiştiyse, bizi Rift Vadi'sinden alıp yıldızlar arasında yaşamaya çıkaran şey neydi? | Open Subtitles | ولكن إذا كانت تلك العقول لا تكاد تكون تغيرت منذ أن تطورت أولا، ما الذي أخذنا من الوادي المتصدع للعيش بين النجوم؟ |
| Bir yerden başlamak gerekirse, İncil'e göre Goliath bir kişi yardımıyla Vadi tabanına iniyor. | TED | فبدءا، يقول النص أن جالوت أُقتيد لباحة الوادي بواحد ممن شهدوا المعركة. |
| Neden çok yavaşça hareket ediyor ve bir kişinin eşliğinde Vadi tabanına indiriliyor? | TED | لماذا يتحرك ببطء و تطلب أن يُرافق لباحة الوادي من قبل أحدهم؟ |
| O kadar özel olduğunu düşünüyordu ki, vadideki ayak takımıyla muhattap olma gereği duymadı ve Vadi kızı Brook'un bunu bildiğinden emin oldu. | TED | اعتقدت بأنها مميزة جدًا لم تكن بحاجة للاختلاط مع أراذل الناس من الوادي وحرصت بأن فتاة الوادي بروك يعلم بذلك |
| Vadi'den bir şey eksildi ve yeri bir daha asla dolmayacak. | Open Subtitles | . شيء ما ذهب خارج الوادي . وربما لن يتم تعويضه مطلقاً |
| Ve ülkemiz, sizin ölümünüzün öcünü almak için geldiğinde, tüm bu Vadi yıkılmış olacak. | Open Subtitles | و عندها فإن كل هذا الوادي سوف يتم تدميره عندما تأتي بلدنا كي تنتقم لكي |
| Bu sıcaklığın şehrin Vadi olarak adlandırılan bölgesinde 40 dereceyi bulması beklenirken bu gecenin tahmini en düşük sıcaklığı 29 derece olarak belirlendi. | Open Subtitles | في الوادي 105 درجة الليلة ستكون درجة الحرارة 79 |
| Vadi ayının, davetsiz misafir biziz. | Open Subtitles | هذا الوادي مُلكٌ لِلدُّبّ ونحن هنا الدُّخلاء |
| Eski Vadi Yolundaki büyük evde oturan İsviçreli adam. | Open Subtitles | الرجل السويسري صاحب المنزل الكبير على طريق الوادي القديم؟ |
| Ve Silikon Vadi'de slide gösteriminde şu gerçekten kısa boylu adamla karşılaştım. | TED | وفي مرة من المرات التقيت بذلك الشخص القصير جدا خلال عرض شرائح في وادي السيليكون |
| Bunlar Afrika'daki Rift Vadi'sini geçen develer, Chris Johns tarafından fotoğraflanmış. | TED | وهذه صورة للجمال يقطعون وادي الرفت في أفريقيا الصورة بواسطة كريس جونز |
| Anlamıyor musun, Yasak Vadi'ye giden çingeneleri takip etmeliyiz. | Open Subtitles | الا ترى يجب ان نتبع الغجر الى الوادى الملعون |
| Unutmayın O'nu öldürdüğümüzde Vadi bizim olacak. | Open Subtitles | تذكروا ,بمجرد أن نقتله سيصبح الوادى لنا. |
| Biliyorsun, zengin Vadi çocuklarında ot için yeterli paraları olmayınca işler zorlaşıyor. | Open Subtitles | الأمور تصبح صعبة حينما لا يجد شباب ريتش فالي المال الكافي لشراء المخدر |
| 100 metre kalınlığındaki buz birdenbire eriyerek büyük bir Vadi oluşturdu. | Open Subtitles | لقد أذاب 300 قدم من الثلج في طريقه، مشكلاً وادٍ عميق. |
| Evleri olan bu Vadi artık kar altında. | Open Subtitles | والوادي الذي يعتبر موطنهم , كان قد أصبح تحت الثلوج |
| Vadi boyunca doğuya uzanan yolda ilerliyorum. Neyin var? | Open Subtitles | أنا متجهٌ للشرق خلال الطريق الرئيسي للوادي |
| Bu düşüncelere göre, Ay'ın yörüngesinde kalmasının nedeni, eğrilmiş ortamdaki bir Vadi boyunca yuvarlanmasıdır. Bu Vadi Güneş, Ay ve Dünya'nın varlıkları dolayısıyla oluşmuştur. | TED | حسب هذه الأفكار، فإن القمر أسير في مدار، لأنه يتدحرج في واد محفور في البنيان المقوس المنحني و الذي تشكل بسبب وجود الشمس و القمر و الأرض في الفراغ. |
| Hiçbir dağ yeterince yüksek değildir, hiçbir Vadi yeterince... | Open Subtitles | ألا توجد جبال شاهقة كفايةً؟ ألا يوجد وديان منخفضة أكثر؟ |
| Vadiler, binlerce Vadi buluyoruz; hepsi de Büyük Kanyon'dan büyük, geniş ve derin. | TED | ونجد الأودية، آلاف الأودية أكبر وأكثر اتساعاً وأكثر عمقاً من غراند كان كانيون |
| Annem yolların tehlikeli olduğunu ve Vadi'nin lordu olduğum için güvende kalmam gerektiğini söylüyor. | Open Subtitles | أمي تقول أن الشوارع خطيرة ويجب أن أظل في أمان لأنني سيد (ذا فيل .. |
| Büyük Piramitlerin 300 mil güneyinde modern Luxor şehrindeki Nil'in karşısında doğal piramitlerin gölgesinde çorak Vadi labirentleri vardır. | Open Subtitles | حوالى 500 كيلو متر جنوب الاهرمات العظيمة عبر النيل من مدينة الأقصر فى هذه المتاهة الكبيرة من الوديان |