| Polis vahşeti bu çocuklar. | Open Subtitles | وحشية الشرطة أيها الرجال وهذه هي المرة الخامسة |
| Canlı canlı kaynamalarının vahşeti zevk veriyor. | Open Subtitles | الترجل على وحشية الأحشاء و يشاهدهم و هم يغلون على قيد الحياة |
| O vahşeti harekete geçiren neydi acaba? Çok nazik görünüyor. | Open Subtitles | أتسائل ما الذي ولد ذلك العنف يبدو مهذباً |
| Bir, iki, durdurun bu şiddeti! Üç, dört, bu vahşeti ört! | Open Subtitles | واحد ، إثنان ، نحن نقول بوو ثلاثة ، أربعة ، أوقفوا العنف |
| Fakat tuvalin muazzam boyutunun bu hissin etkisini yok etmesini beklerken boyutu sadece sergilenen neredeyse gerçek boyutlu vahşeti vurguluyor. | TED | وبينما تتوقع أن حجم اللوحة الهائل سيلغي هذا الشعور، فإن نطاقها يُبرز فقط الحجم المقارب للطبيعي للأعمال الوحشية |
| Soylu Selahattin bu vahşeti öğrendiği zaman bize Cehennem'in ordusu ile saldıracaktır. | Open Subtitles | عندما يعلم النبيل صلاح الدين عن هذا العمل الوحشي سوف يأتي بجيش لا قبل لنا به |
| İçimdeki vahşeti kullanmak istedi. | Open Subtitles | لأنه أراد استغلال وحشيتي |
| Bu defa polis vahşeti, ayrımcılık ve medya kalıplaşmışlığı Harvey ve destekçilerini siyasal olarak ötekileştirip LGBT topluluğunu bezdirdiler. | TED | في هذا الوقت، كانت وحشية الشرطة والتمييز والصورة النمطية لدى وسائل الإعلام جميعها تزعج مجتمع الميم، وقد صنفت هارفي وأنصاره بالسياسيين الغرباء. |
| Ama sen her dışarı çıktığında halkın "polis vahşeti"... diye yakınmasına izin veremeyiz. | Open Subtitles | لكن لا يمكننا سماع الناس يصرخون "وحشية من قِبل الشرطة" في كل مرة تخرج فيها إلى الشارع |
| Imkansız bir aşkın vahşeti bir erkeğin paylaştığı ve bir kadın... | Open Subtitles | وحشية الحب المستحيل بين رجل و إمرأة |
| Bunun polis vahşeti olduğunda eminim. | Open Subtitles | أنا متأكد إنّ هذه وحشية الشرطة |
| İki kelime, polis vahşeti. | Open Subtitles | كلمتين وحشية الشرطة |
| - Polis vahşeti bu. | Open Subtitles | هذه وحشية الشرطة |
| vahşeti tetikleyen şey sıklıkla insanların aşağılandıklarını ve saygısızlığa uğradıklarını hissetmeleridir. | Open Subtitles | منتشراً اكثر بين المجتمعات الغير متساوية. شرارة العنف عادة تكون عندما يشعر الناس بأنه |
| Bizce, bu vahşeti yapan fail ile önceki vahşetleri yapan fail aynı. | Open Subtitles | نحن نشعر ان هذا الجاني هو نفس الشخص الذي ارتكب تلك الافعال القليلة الماضية من العنف. |
| Ama hiçbiri de bu sabah gördüğümüz vahşeti yapabilecek türden değil. | Open Subtitles | وليس أحد فيهم يتلائم مع العنف الذي ظهر في جريمة هذا الصباح |
| Ve vahşeti kullanmak istemiyor fakat, içindeki vahşeti dansına yansıtıyor. | Open Subtitles | ولايريد استخدام العنف ولكنة يضع العنف في رقصتة. |
| Siz çocuklar bana her zaman en iyi vahşeti yaşatıyorsunuz. | Open Subtitles | أنتم تحضرون لي دائماً أفضل أنواع العنف |
| Artık Alman vahşeti aleni olarak uygulanıyordu ve Danimarkalı Yahudiler büyük risk altındaydılar. | Open Subtitles | الآن الوحشية ألألمانية مُورست علانيّة واليهود الدانماركيون كانوا فى خطر كبير |
| Ve ben bu tür bir vahşeti durdurmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | وأنا أحاول منع هذا النوع من الأعمال الوحشية من الحدوث |
| Asil Selahaddin bu vahşeti duyduğunda tüm hiddetiyle saldıracaktır. | Open Subtitles | عندما يعلم النبيل صلاح الدين عن هذا العمل الوحشي سوف يأتي بجيش لا قبل لنا به |
| Bu vahşeti işlemekle suçlandım. | Open Subtitles | تم إتهامي بالقيام بهذا العمل الوحشي |
| İçimdeki vahşeti kullanmak istedi. | Open Subtitles | لأنه أراد استغلال وحشيتي |