| Bunu okumaya vaktim yok, yoksa buradan sürükleneceğim. | TED | ليس لديّ وقت لقراءة هذا، لأنه سيتم إنتزاعي من هنا. |
| Öğrencinin biriyle. Bu saçmalıklara ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | بواسطة طالب، اسمع ليس لديّ وقت لهذه الترهات.. |
| Kusura bakmayın, hazırlanmanıza yardımcı olmak için pek vaktim yok. | Open Subtitles | أنا آسف، ولكنني لا أملك الوقت الكافي لمساعدتك في استعدادك |
| Yardımsever bir eziğe ayrılacak vaktim yok benim. | Open Subtitles | ليس لدى وقت لأضيعه فى بعض الأعمال الأنسانية |
| - Üzünüm Doktor bunu sizinle mantıklı bir biçimde tartışacak vaktim yok. | Open Subtitles | أنا آسف يا دكتور، و لكن ليس لدي وقت لأناقش هذا بالمنطق |
| Garantide olmak için her konuda her şeyi bilmem lazım ama vaktim yok. | Open Subtitles | لأكون مؤمناً سأتعلم كل شئ عن كل شئ لكن لا وقت لدي الآن |
| Üzgünüm tatlım, ama seninle eve gidecek vaktim yok. | Open Subtitles | آسف عزيزتي، ليس عندي وقت لذهاب إلى البيت معك |
| Baba, açıklayabilirim ama vaktim yok. | Open Subtitles | أبي، يمكن أن أوضح لك، ولكن ليس لديّ وقت. |
| Bak, Charlie.Şu sıralar birileriyle çıkmaya vaktim yok. İşime yoğunlaşmış durumdayım. | Open Subtitles | ليس لديّ وقت للمواعدة الآن أنا مركزة كلياً على عملي |
| Açıklayacak vaktim yok. Gidip bir kişiyi daha getirmeliyim. | Open Subtitles | ليس لديّ وقت للشرح عليّ الذهاب لإحضار شخص آخر |
| Ama hayatımdaki tüm senaryolara çalışmak için vaktim yok o nedenle, sen buradasın. | Open Subtitles | لكنّي لا أملك الوقت الكافي لدراسة جميع السيناريوهات في حياتي لذلك، أنت هنا |
| Bu bir övgü mü eleştiri mi? Çünkü anlamını çözecek vaktim yok. | Open Subtitles | لأنني لا أملك الوقت الكاف لأحصى وأدرك ذلك |
| Bu çok hoşuma giderdi, ama fazla vaktim yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء أفضل من ذلك .و لكنني لا أملك الوقت الكافي |
| Zeka oyunları için vaktim yok. | Open Subtitles | ألم تحصل على مفكّرة القهوة؟ ليس لدى وقت لألعابك الذهنيّة |
| Oyun oynayacak vaktim yok. O yüzden kısa keseceğim. | Open Subtitles | ليس لدى وقت لمماطلات لعينه لذلك سأجعل كل شئ يمضى ببساطه |
| Bunun için pek vaktim yok aslında. Şu anda bir ofis partisi var. | Open Subtitles | ليس لدي وقت لهذا في الحقيقة نحن نحاول أن يكون لدينا حفلة مكتبية |
| Evde beni bekliyorlar. Yapacak işlerim var. Oyuna vaktim yok. | Open Subtitles | لدي من ينتظرني في البيت و لا وقت لدي لمثل هذه الألعاب |
| Üzgünüm, ama bunu doğru şekilde yapacak vaktim yok. | Open Subtitles | آسف ، لكن ليس عندي وقت للعمل فى الطريق الصحيح |
| O duygusal açıdan bastırılmış dehaya bakıcılığı yapacak vaktim yok. | Open Subtitles | لا أملك وقتاً لرعاية ذلك العبقري غير مُكتمل النمو العاطفي. |
| -Evet. Devamlı bir ilişkiye vaktim yok. Devamlı bir işim var. | Open Subtitles | ليس لديّ الوقت لرجل دائم فعندي وظيفة دائمة |
| Buna vaktim yok. O bilgi bana lâzım. İndirin şunları. | Open Subtitles | ليس لديّ وقتٌ لهذا، أحتاج تلك البيانات، أوقفيهم. |
| Kadınlara karşı porno veya şiddetle ya da evdeki iş bölümleri veya cinsiyete göre maaş farkı ile uğraşacak vaktim yok. | TED | ليس لدي الوقت الكافي للحديث عن الإباحية والعنف ضد النساء أو تقسيم الواجبات المنزلية أو الفجوة في الأجور بين الجنسين. |
| İyi bir teklifi değerlendiremeyecek kadar aptal bir adamla kaybedecek vaktim yok. | Open Subtitles | وأنا لا أملك وقت أضيعه مع رجل غبي، لدرجة أنه لا يفكر في اقتراح جيد. |
| Sahte bir hikayeye ayıracak vaktim yok bunu kolaylaştırıcam | Open Subtitles | لا وقت لديّ لدرس تاريخ زائف، لذا سأسهل عليك الأمر |
| Affedersiniz, gevezelik için vaktim yok. Bu adam burada mı? | Open Subtitles | المعذرة لا يوجد وقت للترهات أيقيم هذا الرجل هنا ؟ |
| Oyun oynamaya vaktim yok. Eğer iş için geldiysen, direk sadede gel. | Open Subtitles | ليس لدي وقتٌ للألاعيب، إذا كان لديك أي شيء مهم فلتقله الآن. |
| Buna vaktim yok! Bir an önce halletmelerini söyle. | Open Subtitles | ليس لدينا وقت من اجل هذا اخبرهم ان يحلوا الأمر |