| varlığımın ona neşe vereceğini sanmam. | Open Subtitles | لا أظن أن وجودي بجانبة سيرفع من معنويات روحة |
| Buradaki varlığımın,onları birbirine düşürdüğü hissine kapıldım. | Open Subtitles | لقد بدأتُ أحس أن وجودي كان يقلب هؤلاء الناس ضد بعضهم البعض |
| Ne zaman hayatının hatalarla dolu olduğunu söylesen benim varlığımın da bir hatadan ibaret olduğunu anlıyorum sadece. | Open Subtitles | ، في كل مرة عندما تتحدثين عن حياتكِ بإنها غلطة كل الذي أسمعه بأن وجودي بأكمله مجرد غلطة |
| Orada tüm varlığımın rüya gibi bir şeyden ibaret olduğunu öğrendim. | Open Subtitles | و فجأة إكتشفت , بأن وجودي بالكامل . كان وكأنه حلم او شئ ما من هذا القبيل |
| varlığımın her bir zerresi dünyanın sonuna kadar mutluca giderdi insanlarımızın hizmetinde | Open Subtitles | وكلّ جزء في كياني يسعد بالسفر حتى نهاية العالم في خدمة شعبنا |
| Fiziksel varlığımın bulunmamasından ötürü tatlı özürlerimi sunarım kentin yönetimiyle ilgilenmeliyim. | Open Subtitles | أعتذر لعدم وجودى الجسدىّ هنا لكن لدىّ مدينة بأكملها لإدراتها |
| - Hayır, arkadaşların varlığımın öneminin farkındalar ama sende köpekteki kadar akıl yok. | Open Subtitles | لا، فأصدقاؤك يقدرون قيمة وجودي لكن أنت ببساطة عنيد |
| İşte burada, varlığımın karanlık girdabında bir güneş ışığı. | Open Subtitles | ها هي، شعاع من أشعة الشمس في الفراغ المظلم من وجودي |
| Eğer dördüncü kez dönersem oradan ayrılamayacağımı biliyordum. Genişleme varlığımın tek amacı sona ererdi, ben de yapmam gerekeni yaptım. | Open Subtitles | والتوسع، سبب وجودي سينتهي، لذا فعلت ما اضطررت إليه. |
| varlığımın özüne işledim. | Open Subtitles | و اختراق النواة الداخلية من وجودي. |
| Ama kendi varlığımın şartlarına göre zamanım azaldı. | Open Subtitles | لكن شروط ...وجودي الخاص الوقت اصبح قصيرا |
| varlığımın bu konuda yardımı olabileceğini mi düşündün? | Open Subtitles | و هل تظن أن وجودي سيساعد في ذلك؟ |
| "varlığımın günün doğuşunda olduğu gibi karanlığı kovduğunu söylüyor." | Open Subtitles | يقول أن وجودي يبعد الظلام" "كفجرِ كل يومٍ |
| Sanki topluluk varlığımın her parçasını ele geçiriyor gibi. | Open Subtitles | كأن الدائرة تأخذ كلَ جزءٍ من وجودي |
| varlığımın tek belgesi. | Open Subtitles | إنها وثيقتي الوحيدة على وجودي |
| varlığımın onları tedirgin ettiğini sandım. | Open Subtitles | ظننت أن وجودي جعلهم قلقين, |
| varlığımın özü bu sır. | Open Subtitles | هذا هو مركز وجودي |
| varlığımın direkleri, birbirlerini tanımalı. | Open Subtitles | أعمدة وجودي يجب أن تعرف بعضها |
| Zavallı varlığımın acısını dindirmek için... | Open Subtitles | فقط ليمل ألم وجودي البائس |
| Arabam, varlığımın bir parçası. | Open Subtitles | سيارتي جزء من كياني |
| - Çünkü kocamı elimden alıyorsun... hayatımı, varlığımın özünü, seni gerizekalı! | Open Subtitles | -لأنك تأخذين زوجى و حياتى و جوهر وجودى أيتها الحمقاء الغبية |