| Güneş ertesi sabahı aydınlattığı anda, elbette tüm geceyi burada geçirdiğinizi varsayarsak. | Open Subtitles | حالما تسطع الشمـس فى صباح الغد بإفتراض أنكم قضيتم الليل كله هنا |
| Savaş alanında kendini savunmak zorunda kalacağını varsayarsak, buna var mısın? | Open Subtitles | بافتراض انك ستضطر الي الدفاع عن نفسك,هل أنت آهل لذلك ؟ |
| Tamir edebileceğimizi varsayarsak, Dünya'ya geri uçmak ne kadar sürecek? | Open Subtitles | على افتراض أننا أصلحناها كم يلزمنا من الوقت للعودة للأرض؟ |
| Diane'le bu iksiri alirsam, onu öpecegim ve bes dakika sonra hala asik oldugunu varsayarsak, 9 numara 8 numaraya üstün gelecek. | Open Subtitles | اذا اخت هذا العقار مع ديان اقبلها وبعد خمس دقائق بفرض انها لا تزال تحبك |
| Aşağı yukarı eşimin eli boyutunda olduğunu varsayarsak, Baş parmağının birkaç ölçüsünü aldım, ve kafatasının boyutuna oranladım. | TED | وإذا افترضنا أنها تعادل تقريبا حجم يد زوجتي, وهكذا أخذت قياسات لحجم أظافرها و قارنتها بحجم الجمجمة, |
| Her şeyin plana göre gittiğini varsayarsak, patojeni fırlatmak için hazırlaman ne kadar sürer? | Open Subtitles | على إفتراض أن كل شيئ سار حسب الخطة ما هو أقل وقت يمكنك فيه أن توفر كمية جيدة من المنتج ؟ |
| "Doğru insanlar" olduğumuzu varsayarsak "makul" fikriniz ne olur? | Open Subtitles | حسناً , لنفترض أننا الناس المناسبين ماذا تكون فكرتك عن الناس المناسبين ؟ |
| Hawai'ye gitmek istediğinizi varsayarsak, bu paketi alır mıydınız? | TED | بإفتراض أنك رغبت في الذهاب لهاواي، هل ستأخذ هذا العرض؟ |
| Umuyorum ki, bu hafıza sistemlerini tekrar başlatmaya yetecek kadar korumuştur, tabi böyle birşey olduğunu varsayarsak. | Open Subtitles | أنا آمل أن هذا كافي للحفاظ على أنظمة الذاكرة بإفتراض أنه كان لدية أية بادئة, بالطبع |
| Muhtemelen bizim işimize yaramaz. Onlardan çalmayı düşündüğümüzü varsayarsak. | Open Subtitles | و ربما لن يعمل معنا هذا بإفتراض تفكيرنا فى سرقته |
| Hamburger başına 4 tane olarak varsayarsak, 10 litre lazım. | Open Subtitles | بافتراض أربع حبات فول سوداني للطبق سيكون 37 قدما مكعبا |
| Karanlık olduğunu varsayarsak 800 metre kadar demektir. | TED | بافتراض أنه مظلم، هذا يعني أن طوله نصف ميل. |
| Hangisinin doğru olduğunu nereden bilebilirim, tabii birisinin doğru olduğunu varsayarsak? | TED | كيف سأعرف أيهما الصحيح، بافتراض أن أحدهم صحيح؟ |
| Parlak bir geleceğin var derdim tabi bir geleceğin olduğunu varsayarsak. | Open Subtitles | كنت سأقول أن أمامك مستقبل مشرق على افتراض أن لديك مستقبل |
| Basit bir şey olduğunu varsayarsak panelinde en az 30 saniyeye ihtiyacım var. | Open Subtitles | وسوف احتاج إلى 30 ثانية على الأقل في اللوحة على افتراض أنه واضح وصريح |
| Her zaman gittiği yerlerden birinde olduğunu varsayarsak bir saate dönerim. | Open Subtitles | يجب أن أعود في غضون ساعة، على افتراض أنه في واحدة من جلسات هنغوتس المعتادة له. |
| Eğer bunların bir rolünün olduğunu varsayarsak sence onları kim oraya yerleştirdi? | Open Subtitles | بفرض أن هذا مرتبط بأي شيء من سيضعهم هنا؟ |
| Eğer gerçeği söylediğini varsayarsak, doğru söyleyenlerin kim olduğunu biliyor olurduk. | TED | إذا افترضنا أنها تقول الحقيقة، كنا سنعرف هوية راويي الحقيقة. |
| Öpüştüğünüzü de varsayarsak virüs sana geçip omuriliğine bulaşmış ve felce neden olmuş olabilir. | Open Subtitles | على إفتراض أنّكما تتبادلان القبل فبوسع الفيروس الإنتقال وإصابة عمودكَ الفقريّ مسبباً حالة الشلل |
| Dediğinin doğru olduğunu varsayarsak bunu telefonda konulabilirdik. | Open Subtitles | لنفترض أنّ ما تقوله صحيح، إذن لكان بإمكاننا إجراء هذه المُحادثة على الهاتف. |
| Canlı olduklarını varsayarsak zanlı onları nasıl kontrol altında tutuyor? | Open Subtitles | على فرض انهم احياء كيف يستطيع هذا الجاني السيطرة عليهم؟ |
| Hesapların sizin adınıza olduğunu varsayarsak. | Open Subtitles | أيوة، هنعمل كدة لو إفترضنا إن الحساب بإسمك |
| Yani genel kanının bu olduğunu varsayarsak yeni cüceler nasıl oluyor peki? | Open Subtitles | أنها مثيرة للإشمئزاز. إذاً، على أفتراض أن هذا هو الرأي الشائع. كيف الأقزام ينجبون الأطفال بالضبط؟ |
| ADP'nin uzak duracağını varsayarsak 15 hesap kaybedildi. | Open Subtitles | لذا سأفترض أن شركته ليست معنا 15حساب قد خسرناه أكبرثلاثة |
| Beni keklemediğini varsayarsak platini bozduracak bir sürü başka yer vardır. - Neredeler o zaman? | Open Subtitles | فرضًا أنّكَ لا تتلاعب بي، ثمّ أمكان مُحدّدة يُمكنه بيع البلاتين فيها. |
| Yani varsayarsak, bizim geçit odasına geçmemize izin verebilir. | Open Subtitles | ثم أعنى ، أننى أستطيع ، نظريا أن أقوم بإدخالكم إلى غرفة البوابة |
| Haklı olduğunu varsayarsak Olivia yani kendini yeniden pigmentize ediyorsa... | Open Subtitles | رجلنا يفعل لنفسه و "وبإفتراض أنك محقةٌ يا "أوليفيا .... |
| Onların ekipmanlarının geldiğini varsayarsak.., ...tamam olabiliriz. | Open Subtitles | وبافتراض أنهم سيحضرون المعدات ربما نكون على مايرام |