"vazgeçmiyor" - Translation from Turkish to Arabic

• يستسلم
• يتوقف عن
• يتخلى
• لن تتخلّي

Hey, tıpkı bana benziyor. Asla vazgeçmiyor, hatta durum boktan olsada.
أنا أعرفه جيدا, لن يستسلم أبدا .حتى لو لم ينجح الأمر

Burası, Birleşik Devletler'in Hiroşima'ya hiç atom bombası atmadığı bir evren demek ki Japonlar asla vazgeçmiyor.
لم تلقي الولايات المتحدة القنبلة الذرية على هوريشيما في هذا العصر ولم يستسلم اليابانيين

Bu adam hiç vazgeçmiyor.
واو، هذا الشخص لم يستسلم أبداَ لقد مضى ثلالث سنين

Bir silah satıcısıyla buşurken insanların sürekli silah getirmesi hâlâ beni şaşırtmaktan hiç vazgeçmiyor.
مازال لا يتوقف عن إدهاشي حين يقال الناس تاجر سلاح يجلبون سلاحاَ

Beni duyabiliyorsan bilmeni istiyorum ki, kimse senden vazgeçmiyor.
لو .. لو تقدرعلى سماعى أنا اريدك ان تعرف أن لا أحد سوف يتخلى عنك

Yani bu arayıştan vazgeçmiyor musun?
-بالطبع سأفعل لن تتخلّي عن هذا المسعى، إذن؟

O doğru olduğuna inandığı şeyi yaptı ve bundan vazgeçmiyor.
لقد فعل ماأعتقد أنه صحيحاً, ولن يستسلم أبداً. أعرف.

En yeni üyesi karşında duruyor. Adam hiç vazgeçmiyor.
ـ أنت تنظر إلى أحدث عضو ـ هذا الرجل لا يستسلم أبداً

"Günlük, bücür İngiliz denizci bir türlü vazgeçmiyor. "
"مذكرتي، هذا القزم الإنجليزي لن يستسلم."

Hiç vazgeçmiyor ve iyi kalpli.
ولا يستسلم أبداً ولديه قلب طيّب.

- Hiç vazgeçmiyor. - Acayip derecede esnek birisiymiş.
هذا الرجل لا يستسلم - انه مرن بشكل لا يصدق -

Kolay vazgeçmiyor.
لن يستسلم بسهولة

vazgeçmiyor.
لا يستسلم ابداً

Bu adamdan bir şeyler öğrenebilirsin baba. Asla vazgeçmiyor.
إنه لا يستسلم أبداً

Arkadaşım Miguel savaşmadan vazgeçmiyor.
"لن يستسلم صديقي (ميغيل) دون مقاومة"

- ...her gün orada. Hiç vazgeçmiyor.
-انه هناك، لا يستسلم أبدا .

vazgeçmiyor.
لن يستسلم

Howard, kardeşiyle kavga etmekten vazgeçmiyor.
هاورد لن يتوقف عن الشجار مع أخيه

Ölmekten vazgeçmiyor.
لن يتوقف عن الموت

Plancenoit'daki rahip ayinden vazgeçmiyor.
الكاهن فى بلانسينوات لن يتخلى عن قداسه