| Ağaç ve taş, rüzgar ve ateş, toprak ve su, sizi içeri alıyorum. | Open Subtitles | بواسطة الحجر و الخشب بفعل الرياح و النار عن طريق البر و البحر اسمح لك بالدخول |
| Ve böylece Toprak, hava ve ateş elementleri mücevheri yüzyıllarca korudular, annadın mı? | Open Subtitles | وهكذا حرست الأرض، الرياح و النار الجوهرة لعقود، حسناَ |
| Biri o silahı babamın eline koydu ve ateş ettirdi. | Open Subtitles | أحدهم وضع المسدس بيد أبي وأطلق منه النار |
| Nişanla ve ateş et ama sakın beni vurayım deme. | Open Subtitles | فقط صوبي وأطلقي النار. لكن لا تحاولي إطلاق النار عليّ. |
| Her tarafta askerler ölüyordu ama biz bağırarak ilerlemeye ve ateş etmeye devam ediyorduk. | Open Subtitles | الرجال كانوا يسقطون على الجانبين ، لكنّنا إستمرينا فى الصراخ وإطلاق النار كلما ذهبنا |
| Hiç kimse senden önce ateş etmez, bakmadan onu gör ve ateş et. | Open Subtitles | اعرفي متى ستطلقين قبل ذلك انظري له دون التمعن فيه ثم اطلقي |
| Fantezi kontrolle ilgili değildir ve ateş her zaman yanmaz. | Open Subtitles | الخيال لا يعني أن تكون المسيطر، والنار لا تحرق دائماً. |
| Biri yaralanırsa, arkaya taşıyacaksınız ve ateş etmeye devam edeceksiniz. | Open Subtitles | أى شخص يهبط إلى هنا أسحبوهم وأطلقوا عليهم النار |
| Taşlar,oklar ve ateş hepsi onun üzerine atılmış | Open Subtitles | قاموا بإطلاق الأسهم والأحجار والنيران عليه |
| Ya da kurbanlar yerdeyken katil onları izledi ve ateş etti. | Open Subtitles | او انت الضحيتن كانوا على الارض, وقام القاتل بوضهم فوق بعض واطلق النار. |
| Ama ben su bükmeyi öğrenmeye başlamadım bile. Daha toprak ve ateş var. | Open Subtitles | لكنني لم أبدأ حتى تعلم إخضاع الماء و كذلم الأرض و النار |
| Aslında taş, rüzgar ve ateş. Bir de su. | Open Subtitles | الصخر و الرياح و النار في الواقع, و الماء |
| Dünya, Rüzgar ve ateş'i severim. Favori grubumdur. | Open Subtitles | أحب الارض,الريح و النار مجموعتي المفضله |
| Tek yapması gereken örneğin alınacağı yere nişan almaktı ve ateş edip, altını toprağa yaydı. | Open Subtitles | كلّ ما كان عليه هو التصويب نحو المكان ..الذي سيأخذونمنهاالعيّنة. وأطلق النار مالئاً التربة بالذهب. |
| Biri bizi durdurmaya çalışırsa, yapabilirsin; silahımı al ve ateş et. | Open Subtitles | إذا حاول أحدهم ايقافنا فتقدم وخذ مسدسي وأطلق عليهم |
| Bana nişan al ve ateş et. | Open Subtitles | الآن صوبيه إليّ وأطلقي النار. |
| Babamın iki stres atma yöntemi vardı. İçmek ve ateş etmek. | Open Subtitles | كان لوالدي طريقتان للتنفيس عن غضبه الشرب وإطلاق النار |
| Konsantre ol, kamera gibi. Hedef al ve ateş et. | Open Subtitles | ركزي , انها مثل الكاميرا , حددي ثم اطلقي |
| Mesela dağ ve ateş yan yana gelince, ateş dağı olur. Bir volkan. | TED | فمثلًا، عند جمع الجبل والنار معًا، يصبح لدينا جبل نار، أي بركان. |
| Ana silah hattını aç ve ateş etmeye başla. Füzeleri fırlat. | Open Subtitles | شغلوا مدفع الحاجز الرئيسي وأطلقوا النار، وأطلقوا الصواريخ |
| Üzerine taş, ok ve ateş atmışlar. | Open Subtitles | قاموا بإطلاق الأسهم والأحجار والنيران عليه |
| Adamınız Hernandez fazla tepki gösterdi ve ateş açtı. | Open Subtitles | رجلك هيرنانديز ردّ بانفعال واطلق النار. |
| Şimdi Jonathan'ın kafasına nişan al ve ateş et. | Open Subtitles | الآن فقط سددي على رأس جوناثان و أطلقي النار |
| Devam et. Mermi koy ve ateş et. | Open Subtitles | هيا عبئ المخزن و صوب |
| Atış hattına girdim, silahımı başına hedef aldım ve ateş ettim... o anda gözyaşlarına boğuldum. | Open Subtitles | اقتربت إلى خط التصويب ذلك، مصوبة مسدسي إلى الرأس وأطلقت و فوراً انفجرت بالبكاء فجأة |
| "...dolu ve ateş kanla karışıp... | Open Subtitles | فحدث برد ونار مخلوطان بدم |
| O zaman silahı ilk alan ve ateş eden kazanır! | Open Subtitles | الشخص الذي ينتزع السلاح . ويطلق النار أولاً سيكون الفائز |