| Yani sen, Emmett ve benimle gelmiyor musun? | Open Subtitles | أنت تعني بأنك لن تأتي معي أنا و إيميت؟ |
| Bu geceyi Marry ve benimle geçirmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تمضي الليلة معي أنا و ماري |
| Hey Deb, Pazar sabahı sen de Marie ve benimle yemek pişirebilirsin. | Open Subtitles | ديب عليك المجئ للطهي معي ومع ماري صباح يوم الاحد |
| Bay Donatello ve benimle brilikte yaşama isteği gösteriyor mu? | Open Subtitles | وهل عبر عن رغبته للعيش معي ومع السيد دوناتيللو؟ |
| Eric ve benimle yaşayacaksın Cody. | Open Subtitles | أنت ستأتي معنا مباشرة معي و إيريك .. كودي |
| Federallere, senin Wallace ve benimle çalıştığını söylemeye. | Open Subtitles | لتخبر الفيدراليين بأنك تعمل مع والاس ومعي |
| Çünkü verdiğim söz sadece Jacob ve benimle ilgili değil. Aynı zamanda sizinle ilgili. | Open Subtitles | لآن هذا الوعد لا يتعلق فقط بجيكوب وبي |
| Gel de Will ve benimle bir içki iç. | Open Subtitles | تعال واحتسِ مشروبًا معي أنا و ويل. |
| Şimdi, Donald ve benimle birlikte geleceksin ve bir arama yürüteceğiz. | Open Subtitles | والآن ستأتي معي أنا و"دونالدسون" وسنقوم ببحث هل هذا واضح؟ |
| Jane, Sonja ve benimle aynı dans kursuna gidiyor. | Open Subtitles | جين) في نفس فصل الرقص) (معي أنا و (سونيا |
| Bu karavanda, kardeşin ve benimle birlikte. | Open Subtitles | ،ذلك لديكِ بالفعل معي ومع شقيقك هُنا في هذه المقطورة |
| Hadi Linze, Kim ve benimle arabaya bin. | Open Subtitles | هيا يالينزي يمكنك الركوب معي ومع كيم |
| Şimdi de bize gelip annem ve benimle oturmaya ve abur cubur yiyip film izlemeye mecbur mu kalacak? | Open Subtitles | والآن هو مجبر على القدوم ... والجلوس معي ومع أمي ويأكل فضلات ويشاهد فلما؟ |
| Martin gösteriye Christie ve benimle geliyor yani umarım yarın geceye kadar onun hakkındaki şu "tam bir iğrenç" nitelemenden kurtulursun. | Open Subtitles | مارتن سيأتي معي للعرض معي و مع كريستي لذا آمل أن تتجاوزي كم هو مغرور مع حلول ليلة الغد |
| Ne diyeceğim, Dantzler'ın sen ve benimle bir alakası yok. | Open Subtitles | انت تعرف , انا وادنتزلر حقا ليس لديه شيء ليفعله معي و معك |
| Hep benimleydi. ve benimle gidecek. | Open Subtitles | إنها تعيش معي و ستذهب معي أيضاً |
| Bu arada, Amy ve benimle yine yemeğe çıkar mısınız diye sormak için ayaküstü uğramıştım. | Open Subtitles | توقفت فقط عن طريق سريع حقيقي إلى التساؤل عما إذا كنت تريد الرجال لتناول العشاء مرة أخرى هذه الليلة ومعي أمي. |
| Bunun seninle ve benimle ilgili olmadığını anlıyorum. | Open Subtitles | أفهم أن الأمر لا يتعلق بك وبي |
| Eşyalarını alıp arabaya koymasını ve benimle yaşayabileceğini söyledim. | Open Subtitles | . فقلت لها يمكنه العيش معنا . احضر اغراضك الخاصة و تعال معي الى منزلي |
| GSG'yi ara ve benimle limanda buluş. | Open Subtitles | إذاً إتصل بدائرة الجمارك والحدود وقابلني في المعبر |
| Bu manasız mücadeleye son ver ve benimle kaçış noktasına gel. | Open Subtitles | أنْهِ هذه الحملة الحمقاء، وعد معي إلى نقطة التلاشي |
| Drama'yı ara ve benimle 40 dakika sonra Van Nuys havaalanında buluşun. | Open Subtitles | اتصل به ووافيني في مطار (فان نايز) خلال 40 دقيقة |
| Bana silah almıyor... ve benimle ancak hafif futbol oynarmış. | Open Subtitles | لم يدعنى أحصل على بندقية ويلعب معى فقط كرة القدم البسيطة لا يعترضنى أبداً |
| Şu Akademi yemeği olayında Hallie ve benimle birlikte takılmak istiyormuş. | Open Subtitles | نعم طبعا عشاء الأكاديمية هذا " وتريد مرافقتي مع " هالي |
| Çünkü Pazar günü kardeşlerin ve benimle birlikte kiliseye geliyorsun. | Open Subtitles | لأن في يوم الأحد، ستذهبين إلى الكنسية برفقتي أنا وأخواتك. |