| Çok iyi ve dürüst bir insan, çok da iyi bir dost. | Open Subtitles | أنها لطيفة جدا وصادقة, ويالها من صديقه جيده. |
| Hiç bu kadar direkt ve dürüst bir kadınla tanışmamıştım. | Open Subtitles | انها حقا عار، بوني. لم يسبق لي أن التقيت امرأة الذي هو مباشرة جدا وصادقة. |
| Açık ve dürüst bir ilişki yaşayacaksak... kapalı kapılar arkasına gizlenemeyiz. | Open Subtitles | إذا نحن سَيكونُ عِنْدَنا علاقة مفتوحة وصادقة... نحن لا نَستطيعُ الإختِفاء خلف أبواب مغلقة. |
| Tamamen açık ve dürüst bir ilişkimiz olsun istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن نحضى بعلاقة مفتوحة وصادقة |
| Daima sadık ve dürüst bir dost oldun. | Open Subtitles | لقد كنتِ دائماً صديقة مخلصة وصادقة |
| Şimdi, iklim değişikliğiyle ilgili trajedi şu ki biz bunu basit ve dürüst bir yaklaşımla çözebiliriz; kademeli olarak artan bir karbon ücretini fosil yakıt şirketlerinden alıp bunu, yüzde yüz elektronik olarak, her ay, yasal olarak ikâmet edenlere kişi başına prensipiyle ve hükümete hiçbir pay çıkmaksızın dağıtabiliriz. | TED | الآن المأساة بخصوص التغير المناخي هو أنه يمكننا حله بمقاربة بسيطة وصادقة لرسوم كربون مرتفعة تدريجيا مجمعة من شركات الوقود الأحفوري وتم تفريقها 100 في المئة إلكترونيا كل شهر على كل السكان الشرعيين على أساس كل فرد، مع كون الحكومة لا تبقي على سنت واحد. |
| Eğer açık ve dürüst bir konuşma yapamazsak, geçmişimizin daha karışık bir versiyonunu... | Open Subtitles | اذا لم نستطع إرساء محادثة مفتوحة وصادقة فسأذهب ل(ودفورد) لأقص عليه نسخة أكثر تعقيدا |