| Şey, bazen mitler ve efsaneler gerçeği gösterebiliyorlar. | Open Subtitles | حسناً ، أحيانا الخرافات والأساطير تحمل نفحة من الحقيقة |
| ve efsaneler, köklerinin hem Ruhlar Dünyası hem de Fiziksel Dünya'ya yayıldığını söylüyorlar. | Open Subtitles | والأساطير تقول بأن جذورها تربط العالم الروحي والمادي معا |
| ve efsaneler, köklerinin hem Ruhlar Dünyası hem de Fiziksel Dünya'ya yayıldığını söylüyorlar. | Open Subtitles | والأساطير تقول بأن جذورها تربط العالم الروحي والمادي معا |
| Biliyorsun, Tanrıçalar hep kader ve efsaneler hakkında şarkılar söylediler | Open Subtitles | كما تعلمين , الملهمات يغنون أغانٍ عن أساطير و أقدار |
| Isobel'in Mystic Fall araştırması halkın inançları ve efsaneler üzerineydi. | Open Subtitles | (بلدة( الشلاّلاتالغامضة.. كانت مُستندة على أساطير و فلكلور خياليّ. |
| Hikayeler ve efsaneler çoğaldıkça ölümsüzleşiyor ve yeniden öldürme arzusu duyuyor. | Open Subtitles | هو يصبح خالداً كلما نمت القصص والأساطير تغذيه للقتل مجدداً |
| Kahramanlar ve efsaneler grubunun bu eski karakterlere bağlı olarak büyüdüğünü söylemek doğru mudur? | Open Subtitles | هل من الآمن القول أن مجموعة الأبطال والأساطير خاصتكم قد نمت مرفقة بتلك الشخصيات القديمة؟ |
| - Sen din, arkeoloji ve efsaneler üzerine çalıştın. | Open Subtitles | قمت بدراسة الدين، علم الآثار، والأساطير |
| Söylenceler ve efsaneler. | Open Subtitles | الخرافات والأساطير |
| İşlerini de sen ve efsaneler mi devraldınız? | Open Subtitles | {\pos(190,220)}إذًا أنت والأساطير تسلّمتم مهمتهم؟ |
| Sara ve efsaneler geçmişi değiştirmeye karşı sanıyordum. | Open Subtitles | {\pos(190,230)}حسبتُ (سارّة) والأساطير معارضين لتغيير التاريخ. |
| Kahramanlar ve efsaneler partisindeydik ama geçen hafta Varag'ın Mağarası'nda katledilmiştik. | Open Subtitles | كنا حزباً من الأبطال والأساطير لكنهم نحرونا الأسبوع الفائت (في (كافرنز أوف فاراج |