| O gün, daha sonra ilişkiler hakkında düşünmem gerekti - sizi yeni ve egzotik bir şeye açanlar, | Open Subtitles | لاحقاً بذلك اليوم, بدأت بالتفكير بالعلاقات. هناك تلك العلاقات التي تقدمك لشيء جديد و غريب. |
| Sana sevimli ve egzotik bir şey almak istiyordum. | Open Subtitles | اردت ان اشترى لك شئ جميل و غريب |
| Harika ve egzotik bir yer. | Open Subtitles | . إنه مكان مذهل و غريب |
| Çıkarcı biri gibi görünmek istemem ama oldukça ilginç ve egzotik ihtiyaçlarım oluyor. | Open Subtitles | أنا لا أريد أن أبدو برجوازي أيضا ، لكن احتياجاتي متتنوعة جدا وغريبة. |
| Aşçıların yeni ve egzotik yemekler yaratabilmesi için biyokimya kullanarak yemek alanında oluşan bir devrim. | Open Subtitles | إنها ثورة جديدة في عالم الطبخ حيث يستخدم الطهاه الكيمياء الحيوية لصنع أطباق جديدة شهية وغريبة |
| Bu da gerçekten her türlü ilgi çekici ve egzotik malzemeyi barındıran bir suşi bara dönüşüyor. | TED | فقد تحول إلى مطعم للسوشي بالطبع مع جميع أنواع المكونات المثيرة للإهتمام والغريبة حقًا. |
| Ulu Han Arap Yarımadasından nadir ve egzotik bir hediye. | Open Subtitles | الخان العظيم هدية نادرة وغريبة من شبه الجزيرة العربية |
| Tatlı ve egzotik. | Open Subtitles | إنها لذيذة وغريبة |
| Gizemli ve egzotik. | Open Subtitles | غامضة وغريبة |
| tropik ve egzotik hastalıklar uzmanlık alanım. | Open Subtitles | تخصصي في الامراض الإستوائية والغريبة |