| Ancak, diğer tüm bağlantılar güçlü ve güvenilir olursa, sizin bağlantınızın ehemmiyeti daha önemli hale gelir. | TED | ولكن عندما تصبح كل الروابط الأخرى قوية وموثوق بها، تُصبح أهمية الرابط أمرا أساسياً بشكل أكبر. |
| Karşılığında daimi ve güvenilir sperm temin eder. | Open Subtitles | بالمقابل, تحصل هي على مصدر مستمر وموثوق به من النُطف |
| Bu orman kanunudur, gökyüzü kadar eski ve güvenilir. | Open Subtitles | هذا قانون الغابة قديم وحقيقي مثل السماء |
| İşte bu orman kanunudur, gökyüzü kadar eski ve güvenilir. | Open Subtitles | هذا قانون الغابة قديم وحقيقي مثل السماء |
| Hayatlarından sorumlu olan adamın tutarlı ve güvenilir olduğunu görmeleri gerek. | Open Subtitles | لذا يجب أنّ يعلموا بأنّ الشخص المسئول عن حياتهم مُتزن ويُعتمد عليه |
| Blanche'ın genç kızlığını bilmiyorsun! Kimse onun gibi şefkâtli ve güvenilir olamazdı. | Open Subtitles | لم تعرف (بلانش) في صباها، أحداً لم يكن بمثل طيبتها وأمانتها |
| Bu bölgedeki en büyük ve güvenilir banka. | Open Subtitles | أكبر و أأمن بنك من المنطقة |
| Sevimli ve güvenilir görünebilir, bu sayede kurbanları çok zorlanmadan kaçırıyordur. | Open Subtitles | قد يبدو ساحر وجدير بالثقة والذي يسمح له بسهولة بخطف ضحاياه |
| Bu senin sadık ve güvenilir bir arkadaş olduğunu gösterir ve buna saygı duyarım. | Open Subtitles | هذا يظهر أنك وفى و جدير بالثقة, و أنا أحترم هذا |
| Evet. Kyoshi Savaşçıları oldukça becerikli ve güvenilir bir savaşçı grubudur. Ayrıca bizim çok iyi dostlarımızdırlar. | Open Subtitles | نعم ، محاربي ( كيوشي ) محترفين و محل ثقة و هم أصدقائنا أيضاً |
| Rengi değişmez ve beyaz kalırsa yeterli ve güvenilir olduğun için aramızda kalabileceğin anlamına gelecek. | Open Subtitles | إذا لم يتغيّر لونها وبقيت بيضاء هذا تلقائياً يعني بأنّك كفؤ وموثوق بك للبقاء معنا |
| Biri her ne kadar saygı değer ve güvenilir olsa da bir şekilde bazı insanlar onu eleştirir ve toplumun kınayacağı bir objeye dönüştürür. | Open Subtitles | مهما كان الشخص مُحترم وموثوق به، لسببٍ ما، العديد من الناس سوف ينتقدونه. وسيُصبح موضع إزدراء في المُجتمع. |
| SEC için tekrarlanan ve güvenilir bir uyarı ile | Open Subtitles | مع تحذيرات متكررة وموثوق بها إلى هيئة الرقابة على التداول |
| Kefflin, Netan'ın en sadık ve güvenilir ikinci adamlarından biri. | Open Subtitles | كيفلين * ، أحد الرجال الأكثر ولاءً * " لـ * نيتان * وموثوق به لدى الـ " ثوانى |
| İşte bu orman kanunudur, gökyüzü kadar eski ve güvenilir. | Open Subtitles | هذا قانون الغابة قديم وحقيقي مثل السماء |
| Bu orman kanunudur, gökyüzü kadar eski ve güvenilir. | Open Subtitles | "هذا هو قانون الغابة". "أنه قديم وحقيقي مثل السماء". |
| Bunu diyen de, normal ve güvenilir biriyle birlikte olmak isteyen kızımız. | Open Subtitles | تقول الفتاة التي تريد شخصاً عادياً ويُعتمد عليه (قلت هذا في (تريك |
| Blanche'ın genç kızlığını bilmiyorsun! Kimse onun gibi şefkâtli ve güvenilir olamazdı. | Open Subtitles | لم تعرف (بلانش) في صباها، أحداً لم يكن بمثل طيبتها وأمانتها |
| Bu bölgedeki en büyük ve güvenilir banka. | Open Subtitles | أكبر و أأمن بنك من المنطقة |
| Sadık ve güvenilir olmak hakkında tüm söylediğin şeyler | Open Subtitles | لكن كل تلك الأمور التي قلتها عني بأنني مخلص وجدير بالثقة... |