| Mahremiyet bir seçenek değildir, ve internet'te gezmek için Bizim kabul edeceğimiz bedel olmamalıdır. | TED | الخصوصية ليس خياراً، ولا ينبغي أن تكون الثمن الذي نقبله لمجرد الوصول إلى الإنترنت. |
| Bunu yaptı ve internet Explorer sayfa değiştirdi. | TED | لقد فعل ذلك، وقام مستكشف الإنترنت بتغيير الصفحة. |
| Uydu televizyonları ve internet Müslüman genç nesli heyecan verici şekilde güçlendiriyor. | TED | القنوات الفضائية و الانترنت تقدم المعلومة و تدعم المسلمين الشباب بطرق جديدة موجودة |
| Kablosuz teknolojisi ve internet sağlık kalitemizi fazlasıyla iyileştirebilir. | TED | الآن، الإتصالات اللاسلكية والإنترنت يمكن أن تحسن الرعاية الصحية إلى حد كبير. |
| A takımı konuşma odalarında ve internet sayfalarında hazır. | Open Subtitles | لدي الفريق"أيه" مهاجمه غرف الدردشه والمنتديات |
| - Ayrıca otelde kablolu TV ve internet bağlantısı yok, bu yüzden beyler porno bazında önceden önleminizi alın. | Open Subtitles | -أيضاً، ليس ثمة أنترنت بالنّزل لذا خطة في الأفق يا سادة، حمل أفلام جنس حكمة |
| Ünlülük kariyerime kütüphane bilgisayarında başlamıştım çünkü bilgisayar ve internet bedavaydı. | Open Subtitles | انا بدأت حياتى المهنية اللامعة على الانترنت من خلال المكتبة لأن استخدام الكمبيوتر و الانترنت مجانى |
| Medya ve internet şehirleri sıraya sokmaya bayılır. | TED | إن الإعلام والانترنت يحبان تقييم المدن. |
| ve internet iletişim kurma yollarımızı nasıl değiştirdiyse, programlanabilir para da nasıl ödeme yaptığımızı, tahsis etme ve değer biçme şeklimizi değiştirecek. | TED | وكما غيرت الإنترنت طريقة تواصلنا، ستغير النقود القابلة للبرمجة طريقة قيامنا بالدفع، والتخصيص والتقييم. |
| Tüm bunlar bizim bilinç radarımız altında gerçekleşiyor, bu yüzden gerçek ve internet hayatını bağdaştırıyoruz. | TED | الآن، كل ذلك يمر تحت رادارنا الواعي، ولذلك نخلط بين النشاطات على الإنترنت والنشاطات الحقيقية. |
| Zayn Malik grubu bıraktı ve internet duygu patlamalarıyla doldu. | TED | يترك زين مالك الفرقة، وينفجر الإنترنت بالمشاعر. |
| Fiziksel ekonomi ve ulaşım ağı, sanal ekonomi ve internet ile akrabadır. | TED | يمثل النقل للاقتصاد المادي ما يمثله الإنترنت للاقتصاد الرقمي. |
| Ama aslında trendin tam ters yönde olduğunu ve İnternet'in buna destek verdiğini gösterecek üç örnek vereceğim sizlere. | TED | لكني أريد أن أعطيكم ثلاثة أمثلة لأحاول أن أقول أن خط الإتجاه في الواقع هو إتجاه آخر وأن الإنترنت تساعد بجانبه. |
| İhtiyacı olan tek şey, yapay zeka ve internet ile arayüz oluşturmak için gereken etiket cihazı. | TED | كل ما يحتاجه هو جهاز ملصق للواجهة مع الذكاء الاصطناعي و الانترنت. |
| Yani, telefon ve internet kayıtların | Open Subtitles | حسناً ، سجلات الهاتف و الانترنت الخاصة بكي |
| Neler olduğu konusunda fikrimiz şu: gruplar halindeki çocuklar kendi kendilerini bilgisayar ve internet kullanmak konusunda eğitebilirler. | TED | لذا فقد أعتقدنا أن ذلك ما يحدث: أن الأطفال في مجموعات يمكنهم تعليم وإرشاد أنفسهم لإستخدام الحاسوب والإنترنت. |
| Haberleşme uyduları,dünyanın hemen her yerinde telefon ve internet servislerine ulaşımı sağlar. | TED | توفر الأقمار الصناعية للاتصالات الوصول إلى خدمات الهاتف والإنترنت في أي مكان تقريبًا على الأرض. |
| Geniş, düz bir tabana ihtiyacı var, havalandırma ve internet ve elektrik giriş yerlerine de. | Open Subtitles | إنه يحتاج قاعدة واسعة. قاعدة مسطحة. تهوية وفتحات لكل من الأزرار والإنترنت. |
| A takımı konuşma odalarında ve internet sayfalarında hazır. | Open Subtitles | لدي الفريق"أيه" مهاجمه غرف الدردشه والمنتديات |
| Subay adaylarımın çoğu 200 kanal ve internet bağlantısı olmadan yaşayamaz. | Open Subtitles | معظم الضباط في الصف البحري لما كانا تحملوا (من دون 200 قناة و أنترنت يا عميل (غيبس |
| DVD ve internet gelirleri şişiriliyor. | Open Subtitles | دخل غير حقيقة من اشرطة الدي في دي و العرض على الانترنت |
| Cep telefonu ve internet kullanimina senede kisi basina yaklasik iki bin dolar harciyoruz. | Open Subtitles | كلًا منّا ينفق ما متوسطه 2000 دولار سنويًا، على استعمال الهواتف والانترنت |