| Fakat bu kadar basit bir oyunla bile, oynamaya başladığım bir kaç gün içinde, depresyon ve kaygı hissi gitti. Öylece yok oldu. | TED | ولكن مع أن اللعبة في غاية البساطة وخلال بدء اللعب لعدة أيام فقط فإن ذلك الإكتئاب والقلق قد ذهب. |
| Tamam, Suç ve kaygı hissetmen anlaşılabilir. | Open Subtitles | حسناً حسناً، إنّه أمر معقول لكِ للشعور ببعض الذنب والقلق |
| Gülümsedi, başını salladı ve yatağın yanındaki el çantasına uzandı ve tıbbi marihuananın bulantı, ağrı ve kaygı gibi belirtiler için fayda sağladığını gösteren yaklaşık bir düzine rastgele kontrollü deneysel çalışmalar yığını çıkardı. | TED | وابتسمت وأومأت رأسها، وأخذت حقيبتها التي كانت بجانب سريرها وأخرجت منها مجموعة مقالات حول تجارب عشوائية مدروسة تظهرُ فائدة الماريجوانا الطبية لأعراض مثل الغثيان والألم والقلق. |
| Tütün ürünleri kullanan gençlerin esrar ve alkol kullanma ve gençlik ya da yetişkinliklerinde depresyon ve kaygı bozukluğu yaşama ihtimalleri daha yüksek. | TED | ويرتفع ميل المراهقين المُستخدمين للمنتجات التبغية نحو تدخين الماريغوانا وشرب الكحول وتنامي أعراض الاكتئاب والقلق خلال المراهقة أو عند البلوغ. |
| Beklediğim gibi, Raja'nın bu derin araştırması ...günün 24 saati suçluluk ve kaygı duymasından başka pek bir işe yaramadı. | Open Subtitles | "وممّا لا يثير الدهشة، لم يرجع بحث (راجا) المستفيض بالكثير" "عدا شحن (راجا) بالذنب والقلق" -طوال اليوم" " |