| Eğer sizin gibi iyi ve nazik biri tarafından bu kadar seviliyor ve övülüyorsa onun hakkında yanlış şeyler söylememeliyim. | Open Subtitles | إذا حظيت بكل هذا الاحترام من إنسانة رقيقة وطيبة مُثلكِ أنتِ فيجب أن لا أتحدث عنها بسوء |
| Onu tanımıyorsun. Sana tatlı ve nazik davranıyor. | Open Subtitles | أنت لا تعرفها، إنها لطيفة وطيبة معك |
| Mükemmel, iyi ve nazik biri ve bunu hakettiğimi biliyorum. | Open Subtitles | إنه مثالي ولطيف ومعطاء وأعلم الآن بأني أستحق ذلك، شكراً لك |
| Söz, duyarlı ve nazik olacağım. | Open Subtitles | أقسم أنها سوف تكون حساسة ورقيقة |
| -O, batı rüzgârına benziyor -İlginç, temiz ve nazik. | Open Subtitles | إنه يشبه الرياح الغربية .كلاهما صاخب و نظيف و لطيف |
| Şey, yaşlı biri gibi görünse bile çok düzenli ve nazik biridir. | Open Subtitles | حسنا بالرغم انه يبدو كبيرا في السن الا انه مجتهد وعطوف جدا |
| O tamamen iyi niyetli davranıyor. Saf ve nazik. | Open Subtitles | إنه ملئ بالنوايا الحسنة وهو طاهر وطيب |
| İyi ve nazik biri. Hem de tatlı dilli. | Open Subtitles | ، إنه مسكين ورحيم جدا كلماته لطيفة أيضا |
| Onu her zaman sevmeye ve saygı göstermeye çabalayacak, dürüst ve nazik olacak ve ne olursa olsun yanında duracak mısın? | Open Subtitles | وأن تكون صادقاً ولطيفاً وأن تقف بجانبه، مهما حصل؟ نعم. |
| Kafanı koparabilirdim ama bu fazla hızlı ve nazik olurdu. | Open Subtitles | لم أفعل هذا. يمكنني أن أقطع رأسك، ولكن سيكون ذلك سريعًا ولطيفًا. |
| Belki ağırbaşlılık, beni kibar ve nazik bir kadın yapmıştır. | Open Subtitles | ربما الرصانة جعلتني سيدة محترمة وطيبة |
| Normalde çok düzgün ve nazik bir insandır, böyle saçmalayan biri değildi. | Open Subtitles | إنها صالحة، وطيبة |
| Akıllı ve nazik. | Open Subtitles | ذكية وطيبة |
| Bana karşı her zaman güler yüzlü ve nazik olan Majestelerinin beni arzu etmesi için elimden geleni yapmaya devam edeceğim. | Open Subtitles | سوف أستمر ، بكل ما بوسعي لأجعل نفسي مرغوبة لصاحب الجلالة أنه دائما كريم ولطيف |
| Mükemmel birini bulacaksın. İyi, saygın ve nazik birini. | Open Subtitles | ستعثرين على الرجل المناسب، شخص جيد ولائق ولطيف |
| İyi kalpli ve nazik bir kadının bir canavara dönüştüğünü ve nihayet iplerini elinde tutan kötülükten kurtulduğunu gördüm. | Open Subtitles | ...رأيت امرأة طيبة ورقيقة ...تحولت إلى وحش وأخيراً تحررت من حبال الشر |
| İyi kalpli ve nazik bir kadının bir canavara dönüştüğünü ve nihayet iplerini elinde tutan kötülükten kurtulduğunu gördüm. | Open Subtitles | ...رأيت امرأة طيبة ورقيقة ...تحولت إلى وحش وأخيراً تحررت من حبال الشر |
| Ve daha da fazlası, iyi ve nazik bir insanım. | Open Subtitles | وأكثر من ذلك أنا رجل جيد و لطيف |
| Emin oldum ki, sen iyi ve nazik birisin. | Open Subtitles | أنك رجل نزيه و لطيف و بطيء الغضب |
| O çok iyi, dürüst ve nazik biri ve bana öyle güveniyor ki. | Open Subtitles | انه جيد جدا و وعطوف, وبسيط ويثق بى جدا |
| Komik ve nazik birisin. | Open Subtitles | إنك شخص مرح وطيب. |
| George O'Malley tatlı ve nazik, zeki ve güçlü biri. | Open Subtitles | (جوروج أومالي) لطيف ورحيم وذكي وقوي |
| Onu her zaman sevmeye ve saygı göstermeye çabalayacak, dürüst ve nazik olacak ve ne olursa olsun yanında duracak mısın? | Open Subtitles | هل ستسعى جاهداً لأن تحبه وتحترمه على الدوام، وأن تكون صادقاً ولطيفاً وأن تقف بجانبه، مهما حصل؟ |
| Mutlu ve nazik ol. | Open Subtitles | -كُن سعيدًا ولطيفًا . |