| Orada sadece acı ve nefret vardır, yaptığın hiçbir şeyin anlamı yoktur. | Open Subtitles | هناك فقط الألم و الكراهية و لا شىء تفعلينه يعنى لك شيئاً |
| Bu kadar kızgn ve nefret dolu bir adam böyle bir adam, barışa rehberlik edebilir mi? | Open Subtitles | هل يمكن لرجل ولدت أفكاره فى الغضب و الكراهية أن يقودنا إلى السلام |
| Noel ağacı sanki bir sevgi ve nefret ilişkisini tetikliyor. | Open Subtitles | توحي شجرة عيد الميلاد بعلاقة محبة وكراهية. |
| Sevgi ve nefret arasında hassas bir çizgi var değil mi? | Open Subtitles | إنه خيط رفيع، أليس كذلك؟ بين الحب و الكره |
| Yasama organımız günümüzün teknolosine uygun keskin ve yerinde yasalar çıkarmalı, konuşma özgürlüğü ve nefret söylemini ayırmalı. | TED | على مشرّعينا كتابة وإقرار تشريعات ذكية التي تعكس تكنولوجيا اليوم وأفكارنا عن الحرية والكراهية في الخطاب. |
| Tecrübelerime göre sevgi ve nefret arasında çok ince bir çizgi vardır. | Open Subtitles | ، من خلال خبرتي يوجد هُناك خيط رفيع للغاية بين الحُب والكره |
| Sahip olduğumuz öfke ve nefret, tüm bunları bu tarafta sürdürebiliriz. | Open Subtitles | كل هذا الكره و الحقد الذى نملكه ؟ سنحافظ عليه |
| Sevgi ve nefret beslediklerinin kimliklerine. | Open Subtitles | شخصيات ارتبط معها غالباً بعلاقات الحب و الكراهية |
| - Bil diye söylüyorum beyin sevgi ve nefret için aynı kimyasalı salgılar. | Open Subtitles | ولكن فقط لكي تعلم الدماغ يطلق نقس الكيميائية للحب و الكراهية |
| Yani, tüm bu öfke, mücadele ve nefret deneyimi geçiriyorsun. | Open Subtitles | أعني , المرور في كل هذه المغامرة من الغضب و القتال و الكراهية |
| Savaş açmak, şiddet ve nefret senin kanında var. | Open Subtitles | نشر العنف و الكراهية يجري في دمك |
| Her ne zaman öfke ve nefret artsa, maymun daha da cok gücleniyor | Open Subtitles | "حيث يوجد الغضب و الكراهية" "يصبح القرد أكثر قوة" |
| Muazzam bir öfke ve nefret dalgasının sesini duyuyorum. | Open Subtitles | "أسمع غضبًا عظيمًا وكراهية" |
| Tüm bu suçluluk duygusu ve nefret ve kafanın içinde sıkışıp kalmış o kadar şey var ya... | Open Subtitles | كل ذلك الشعور بالذنب و الكره وكل تلك الأشياء الأخرى داخل عقلك |
| Bilir misin, aşk ve nefret arasında ince bir çizgi vardır. | Open Subtitles | أتعلمين هناك خط رفيع بين الحب و الكره |
| Gerçekten zor bir eşik var, ki bence onların insanlardan bu kadar sevgi ve nefret görmelerinin nedeni bu. | Open Subtitles | أنَّه يوجدُ فعلاً تصرّف و سلوك سيئ لهذا الأمر, و اللذي أعتقدُ أيضاً , هناكَ سببٌ واحد لماذا... يكنّونَ الكثيرَ من الحب و الكره من الناس. |
| Gerilim yaratmak, acı ve nefret ateşini körüklemek için, en temel insani duyguyu, merhameti kullanmaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يسعون للضغط من خلال طبيعة إنسانية أساسية ، الشفقة كوسيلة للفت الانتباه و اشعال نار الكراهية و الحقد |
| Gerilim yaratmak, acı ve nefret ateşini körüklemek için, en temel insani duyguyu, merhameti kullanmaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يسعون للضغط من خلال طبيعة إنسانية أساسية ، الشفقة كوسيلة للفت الانتباه و اشعال نار الكراهية و الحقد |
| Her yanımı korku ve nefret sarmıştı ve bu yüzden başıma gelen en güzel şeyi berbat ettim. | Open Subtitles | أنا امتلأ بالخوف والكراهية الذاتية أنني دمرت أفضل شيء ما حدث لي أي وقت مضى في حياتي |
| Sevgi ve nefret ilişkisi çok uzun bir zaman sürebilir. | Open Subtitles | علاقة الحب والكراهية يمكن أن تستمر لفترة طويلة جدا. |
| Tecrübelerime göre sevgi ve nefret arasında çok ince bir çizgi vardır. | Open Subtitles | ، من خلال خبرتي يوجد هُناك خيط رفيع للغاية بين الحُب والكره |
| Sanki içime girmişti ve kendimi üşümüş, içimde korku ve nefret hissettim. | Open Subtitles | بدا وكأنه يستطيع الوصول لداخلي وكل ما شعرت به هو البرد والخوف والكره |