| Gerekirse diye, konuştuğum polisin adı ve numarası. | Open Subtitles | إنه إسم ورقم الشرطي الذي تحدثت معه في حالة ما إذا إحتجتِ له |
| Böyle bir şey pek olmaz olduğunda da savunma avukatının ismi ve numarası bütün büyük uyuşturucu tacirlerinin ön cebinde yer alır. | Open Subtitles | هذا لا يحصل كثيرا و عندما يحصل ، فإسم ورقم محامي الدفاع سيكون في الجيب الأمامي لكل تاجر مخدّراتٍ مُحترم |
| Blog teorisini bir kenara koyarsak bu öğleden sonra, Guerrero, Meachem'in ofisinde üstünde İsviçreli birinin adresi ve numarası yazılı bir kart buldu. | Open Subtitles | ضع جانباً فرضية المدونة لدقيقة في وقت سابق بعد ظهر اليوم وجد غيريرو بطاقة عمل في مكتب ميتشيم مع عنوان سويدي ورقم |
| O bizimle dalga geçerken, ismi ve numarası ayna gibi ortadaydı. | Open Subtitles | اسمه ورقمه كانوا ظاهرين، طوال الوقت كان يعبث معنا. |
| Adı ve numarası dosyada yazar. | Open Subtitles | اسمه ورقمه موجودان في ملف |
| Üzerinde bir kızın adı ve numarası var. | Open Subtitles | إنها علبة كبريت عليها اسم فتاة و رقم هاتفها |
| Bir kızın ismi, tarihi, değeri ve numarası. | Open Subtitles | الاسم الأول للفتاة، والتاريخ، والمبلغ، ورقم |
| Bu güvenli bir saklama deposunun adresi ve numarası. Anahtar da içinde. | Open Subtitles | هذا العنوان ورقم الوحدة لموقع التسليم، المفتاح بالداخل كذلك. |
| Birinin adı ve numarası yazılı. | Open Subtitles | اسم ورقم احدهم مكتوب عليها |
| İşte koçun adı ve numarası. | Open Subtitles | هنا اسم ورقم المدرب |
| ve numarası altı yüz altmış ve altıydı. | Open Subtitles | ورقم هو 666 |
| Adı ve numarası ceketimin cebinde. | Open Subtitles | اسمه ورقمه في جيب معطفي |
| ve numarası altı yüz altmış ve altıydı. | Open Subtitles | ورقمه هو 666 |
| Burada aramanı istediğim kadının ismi ve numarası var, bebek doğmadan önce bir şeye ihtiyacın olursa veya bir şeyler konuşmak istersen diye. | Open Subtitles | إليكِ اسم و رقم هاتِف امرأَة أُريدُكِ أن تتصلي بِها إذا احتجتِ إلي أي شيء قبلَ مولِد الطِفل أو إذا احتجتِ أن تتكلمي معها في أشياء ما |
| Finans direktörümün adı ve numarası. | Open Subtitles | هنا اسم و رقم مديري المالي |