| O ve oğulları, alanlarını güneye kadar genişletme çabasındalar. | Open Subtitles | هو وأبنائه مصممين على توسيع النطاق نحو الجنوب |
| Kali ve oğulları intikam için geliyorlar. | Open Subtitles | أما كالي وأبنائه الأربعة راجعين للإنتقام |
| Baksana baba, nasıl oldu da benden "Rizzoli ve oğulları"nın ortağı olmamı istemedin? | Open Subtitles | اعلم. اسمع ابي، كيف يحدث انك لم تسألني ان اصبح جزء من ريزولي وابنائه. |
| Rizzoli ve oğulları. Evet. Burnumuz ve elmacık kemiklerimiz aynı. | Open Subtitles | ريزولي وابنائه لدينا نفس التركيبة الأنفية |
| En üst kata çıkmak için yalnızca tek bir merdiven var, ...ve oğulları yolu kapatmış durumda. | Open Subtitles | هناك درج وحيد يؤدّي إلى الطابق العلوي، والأبناء المعتوهين يسدّون الطريق |
| Babalar ve oğulları, karmaşık bir dinamik. | Open Subtitles | إن لعلاقة الأبّ وابنه .. ديناميكيَّة معقَّدة. |
| Janus Greel ve oğulları deyip geçebilirdiniz. | Open Subtitles | يمكن أن يكون بسهولة كما كان يانوس غرييل وأولاده. |
| Julie, kocası ve oğulları Tracy junior sigorta şirketinin vekil kuruluyla bir toplantı talep ettiler. | Open Subtitles | جوليا وزوجها وابنهم تريسي الصغير طلبوا اجتماع مع مجلس أمناء الصحة |
| Babalar ve oğulları. | Open Subtitles | الآباء و الأبناء |
| Böyle çağırırlar; "Sanborn ve oğulları" | Open Subtitles | سوف نطلق علية "سانبورن وأبناؤه" |
| Su ve oğulları çoktan Kuvira'nın işini bitirmek üzere yola çıkmışlardır. | Open Subtitles | سو) وأبنيها كانوا بالفعل في طريقهم) (لوضع حدا لـ(كوفيرا |
| - Gezintiye çıkmış bir adam ve oğulları. | Open Subtitles | الأبّ وأبنائه كانو بالخارج يَتجوّلونَ |
| Saddam Hüseyin ve oğulları Irak'ı 48 saat içinde terk etmelidir. | Open Subtitles | (صدام حسين) وأبنائه يجب أن يغادروا العراق في غضون 48 ساعة |
| Kali ve oğulları devriyedeler. | Open Subtitles | السيد كالي وأبنائه في دورية غير عادية |
| Tıpkı Hürriyet Tohum satıcısı Jim Johnson ve oğulları gibi. | Open Subtitles | في مجتمعنا مزارعون فازوا بجائزة مؤسسة البذار الحرة جيم جونسون وأبنائه" |
| İsim gerekiyorsa, oraya Sör Ensor Doone ve oğulları yazın. | Open Subtitles | إذا كنتَ تريد أسماءً يمكنكَ أن تدون اسم السيد "اينسور دوونز" وابنائه |
| "Richard ve oğulları"ndaki Richard benim salak hanım evladı. | Open Subtitles | أنا ريتشرد من متجر "ريتشرد وابنائه" أيه المدمن العجوز |
| Matt Mitcham ve oğulları Mark, Luke ve Johnno. | Open Subtitles | مات ميتشم وابنائه, مارك, لوك و جونو |
| Bu babalar ve oğulları için açık hava bir şeyi. | Open Subtitles | إنه مثل حدث فى الهواء الطلق للآباء والأبناء |
| Baba ve oğulları, beş nesildir. | Open Subtitles | الأبّ والأبناء منذ خمسة أجيال. |
| Gabriel Utterson ve oğulları Avukat Bürosu'ndan Max Utterson. | Open Subtitles | ماكس اترسون من مكتب جابرييل اترسون وابنه للشئون القانونية |
| "Walker ve oğulları ve Kızları.." | Open Subtitles | ووكر وابنه وابنته... ليس لديها نفس النغمه. |
| Bitirdik işini Green! Richard ve oğulları'nın da! | Open Subtitles | نحن قريبون منكم جرين و ريتشارد وأولاده |
| Girdiğinde programda Simeone ve oğulları Tesisat'ı bulur musun? | Open Subtitles | هلا تبحثين عن "سيميوني" وأولاده للتدفئة والتبريد في الجدول حين تدخلين؟ |
| Sağ tarafımda Bay Datak Tarr eşi Stahma ve oğulları Alak. | Open Subtitles | علىيمينيالسيد"داتاكطار" وزوجته"ستاما" وابنهم"ألاك". |
| Bu babalar ve oğulları için. | Open Subtitles | انه للأباء و الأبناء |
| Brown ve oğulları İnşaat Şirketi iş başında. | Open Subtitles | (براون) وأبناؤه للبناء لديهم عمل الآن |
| Etmeyenler ise, Su Beifong ve oğulları gibi hainlik suçuyla hapsedilecekler. | Open Subtitles | , البقية سيسجن كخونة مثل (سو بيفونغ) وأبنيها |