| Hazinelerini bir fırının ortasında topladılar ve onları eritmek için üstüne ateşi üflediler. | Open Subtitles | و قاموا بتجميع كنوزهم فى وسط الفرن و نفخوا النيران فيه ليذيبوا الذهب |
| Atlantis'in bilgeliğinin nasıl yüzey insanlarını etkilediğini gördüm... ve onları yüce birer şifa ve bilge insanı yaptığını, | Open Subtitles | وقد رايت كيف ان معرفة تلانتيس قد طالت العديد من شعوب العالم وجعلتهم شافون عظماء ومعلمون رائعون |
| "ve onları şu anda durduramazsınız." | Open Subtitles | 1.400 ميجا طن وبكل تأكيد لن تستطيع إيقافهم الآن |
| ve onları yapmak sabrımı deneyen sıkıcı bir iş. | Open Subtitles | ولم شملهم هو حجر ملل ويختبر صبري |
| Tamam, Tosh'un bilgilerini yarığı açmak için kullanacağız ve onları geri getireceğiz. | Open Subtitles | حسناً ،إذن سنتخدم معلومات توش لفتح الشق وإعادتهم |
| Bir şirket görüyorum göbek bağını yeryüzüne sokmuş hammaddeler için zaten çıkarılmış hammaddeleri alan ve onları tekrar tekrar kullanan bu işlemi yenilenebilir enerji ile yapan. | Open Subtitles | لموادها الخام بأخذ المواد الخام تلك التي إستخرجت بالفعل واستخدامها مرارا وتكرارا |
| Bu giysileri al ve onları düğünü için, | Open Subtitles | خذ هذه العباءات و اعطيهم إلى جلاويتش من اجل زفافها |
| ve onları konuşabilirim. | Open Subtitles | وأستطيع اعاده الكلام |
| Onlara merhaba demek ve onları becermek için orada olacağız. | Open Subtitles | سنكون هُناك لكي نواجهم ونقضي عليهم. |
| Birbirleriyle iletişime geçebilirler... ve onları her ne kontrol ediyorsa... onunla da iletişime geçebilirler. | Open Subtitles | بإمكانها التواصل مع بعضها ويمكن جعلها تتواصل مع ما يتحكّم بها أيّاً يكن |
| Her şeyini kaybetmiş varlıklı bir ailenin ve onları bir arada tutmaktan başka çaresi olmayan bir oğlun hikâyesi. | Open Subtitles | والآن مع حكاية العائلة الثرية التي فقدت كلّ ماتملك ولايملك هذا الابن أيّ خيار سوى أن يبقيهم معاً |
| ve onları alırsınız ve eve getirirsiniz, ve evinizin dekorunu tamamen bozarsınız, | TED | تشتريهم، تجلبهم الى البيت، وتقوم بتشويه الديكور داخل منزلك. |
| Hazinelerini bir fırının ortasında topladılar ve onları eritmek için üstüne ateşi üflediler. | Open Subtitles | و قاموا بتجميع كنوزهم فى وسط الفرن و نفخوا النيران فيه ليذيبوا الذهب |
| Ta ki o askerler ortaya çıkana ve onları büyükbaş hayvanmış gibi katledene kadar. | Open Subtitles | حتى ظهور البلدوزرز و قاموا بذبحهم مثل النعاج نحن كلنا فخورين بك يا عزيزتي |
| Ruslar, birliklerini vapurla Volga ve Don nehirlerinin karşı kıyılarına geçirdiler ve onları yazdan beri ellerinde tuttukları köprü başlarına tıkıştırdılar. | Open Subtitles | لقد قام الروس بنقل قواتهم (عبر نهرى (الفولجا) و (الدون و قاموا بحشدهم امام رأس الكوبرى الذى كانـوا يدافعون عنـه منـذ الصيف الماضى |
| Bir hastaya kız arkadaşı için yardım etmeye çalıştım ve onları ayırdım. | Open Subtitles | حاولت مساعدة مريض مع حبيبته وجعلتهم ينفصلون |
| Biliyosun, akademik olarak çocuklarla çok iyi iletişimin var, Sosyal olarak da, ve onları öğrenmek için heyecanlandırıyorsun. | Open Subtitles | انت في الحقيقة تتواصلين مع الصغار دراسيا ، اجتماعيا وجعلتهم مسروريين فيما يتعلق بالتعلم |
| Ben küçük kardeşlerimi kaldırdım ve onları diz çöktürerek dua ettirdim. | Open Subtitles | أيقظت أخوتي وأخواتي الصغار... وجعلتهم يركعون للصلاة |
| "ve onları şu anda durduramazsınız." | Open Subtitles | 1.400 ميجا طن وبكل تأكيد لن تستطيع إيقافهم الآن |
| ve onları yapmak sabrımı deneyen sıkıcı bir iş. | Open Subtitles | ولم شملهم هو حجر ملل ويختبر صبري |
| Sonra bütün gece bana ne isim takılcak ve onları nasıl geri koyacağım diye düşündüm. | Open Subtitles | نعم، قضيت الليل أحاول إيجاد حل لما سرقته ومن أين وإعادتهم إلى مكانهم. |
| Bu, titreşimleri algılama ve onları çevremizde olup bitenle ilgili bir tasvir oluşturma yeteneği bizim akreplerle paylaştığımız bir şeydir. | Open Subtitles | وأن تلك القدرة على كشف الاهتزازات واستخدامها لبناء صورة عن محيطنا هو الشيء الذي نشترك فيه مع العقارب. |
| Bu giysileri al ve onları düğünü için Glauce'e ver. | Open Subtitles | خذ هذه العباءات و اعطيهم إلى جلاويتش |
| ve onları konuşabilirim. | Open Subtitles | وأستطيع اعاده الكلام |
| Bu da demek oluyor ki zamanı bekleyeceğiz ve onları teker teker avlayacağız. | Open Subtitles | ونقضي عليهم واحدًا تلو الآخر |
| Birbirleriyle iletişime geçebilirler ve onları her ne kontrol ediyorsa onunla da iletişime geçebilirler. | Open Subtitles | بإمكانها التواصل مع بعضها ويمكن جعلها تتواصل مع ما يتحكّم بها أيّاً يكن |
| Karşınızda her şeyini kaybetmiş varlıklı bir ailenin ve onları bir arada tutmaktan başka bir şansı olmayan oğullarının hikayesi. | Open Subtitles | والآن مع حكاية العائلة الثرية التي فقدت كلّ ماتملك ولايملك هذا الابن أيّ خيار سوى أن يبقيهم معاً |
| Bu programla ABD, yurt dışındaki mültecileri belirliyor, aralarından seçiyor ve onları ABD'ye getiriyor. | TED | باستخدام هذا البرنامج، تنتقي الولايات المتحدة اللاجئين من الخارج وتقوم بجلبهم. |