| Çocuk okulda başarısız olunca, bu iyi adam anlayış ve sabır göstermiş. | Open Subtitles | وعندما يخفق الفتى في الدراسة، كان يظهر ذلك الرجل الطيب الفهم والصبر. |
| Dürüst iletişim, karşılıklı saygı, nezaket ve sabır; bunları her gün yapabiliriz. | TED | التواصل المفتوح، والاحترام المتبادل، واللطف، والصبر... يمكننا ممارسة هذه الأشياء كل يوم. |
| Sen benim rehberimsin, benim idolüm, Bilgi ve sabır yazı tipi. | Open Subtitles | بل أنتي معلمتي, ومن أطمح إليه وينبوع للمعرفة والصبر |
| Tamam. Peki 'zaman ve sabır' şuna nasıl cevap olabilir? | Open Subtitles | حسناً كيف سيجيب الوقت والصبر على هذا ؟ |
| Muazzam konsantrasyon ve sabır gerektiriyor olmalı. | Open Subtitles | لابد وانه يحتاج لتركيز كبير وصبر اكبر |
| Cesaret ve sabır: Tekrar tekrar denemek. | TED | العزم والمثابرة: التكرار، التكرار، التكرار. |
| Zaman ve sabır istiyor. Ama sonunda göreceksin ki.. | Open Subtitles | الوقت والصبر كلاهما وسائل للتعزية |
| Tedavi edilebilir. Zaman ve sabır lazım. | Open Subtitles | من الممكن علاجه بمزيد من الوقت والصبر |
| Sakin ol. Bu işler zaman alır ve sabır gerektirir. | Open Subtitles | إهدأ، هذه الأشياء تستلزم الوقت والصبر. |
| Para ve sabır aynı hızla azalır. | Open Subtitles | النقود والصبر يغادران بنفس المعدل |
| Benim de sizden istediğim bu; zaman ve sabır. | Open Subtitles | وهذا ما أطلبه منك، الوقت والصبر |
| En tepede -- inanç ve sabır. | TED | وتمامًا عند القمة-- الإيمان والصبر. |
| General Jung-Lu Sağduyu ve sabır öngörüyor. | Open Subtitles | الحكمة والصبر من أجل ماذا؟ |
| - Aynıdır. - Zaman ve sabır. | Open Subtitles | ...وهذا يمكن أن يأتي مع الوقت والصبر |
| Dikkat ve sabır avcının parolasıdır. | Open Subtitles | اليقظة والصبر هي شعار الصياد |
| zaman ve sabır ". | Open Subtitles | "الوقت والصبر" الحرب و السلام لتولستروي |
| Bilgi ve sabır. | Open Subtitles | المعرفة والصبر .. |
| Zaman ve sabır ister. | Open Subtitles | يتطلب ذلك الوقت والصبر. |
| Zaman ve sabır. | Open Subtitles | الوقت والصبر |
| Ona yetişmek için şans ve sabır gerekecek. | Open Subtitles | سيكون هناك حظ وصبر لانزاله |