| Ve hepsinden önemlisi güzel genç bir kadın ve sevgilisi birbirlerinin kollarına sarılmış, ölü bir şekilde yatıyorlar. | Open Subtitles | و فوق كل ذلك لدينا امرأة جميلة و عشيقها يرقدون موتى بين ذراعى بعضهما |
| 60 yaşındayım, Newbury Sokak'ındaki genç manikürcü kızla bir ilişki yaşadım, ...sonra da bu sürtük ve sevgilisi karımı aradı! | Open Subtitles | انا في ستين من عمري كان لدي ذاك الطيش مع تلك الشابة التي تعمل في تقليم الأظافر في شارع "نيوبري" وتلك العاهرة وخليلها إتصلو بزوجتي |
| Kardeşim ve sevgilisi şehirde görülmüşler. | Open Subtitles | أختي وحبيبها تم رصدهما في المدينة. |
| Daha yeni işinden kovuldu, ve sevgilisi bir mahkumla sevişmiş mi? | Open Subtitles | لقد تم فصلة من كاوبوى فرانك وصديقته تحمل طفل |
| Dionne ve sevgilisi Murray'in dramatik bir ilişkisi var - | Open Subtitles | (ديون) وصديقها (موري) يعيشون علاقة دراميّة |
| Ve hepsinden önemlisi güzel genç bir kadın ve sevgilisi birbirlerinin kollarına sarılmış, ölü bir şekilde yatıyorlar. | Open Subtitles | وفوق كل هذا لدينا أمرأه جميله وعشيقها |
| Sam, Melanie'yi öldürüyor, ya da Sam ve sevgilisi Melanie'yi beraber öldürüyor. | Open Subtitles | (سام) قتل (ميلاني)، أو هو وحبيبته قتلا (ميلاني) معاً. |
| O ve sevgilisi Le Cirque'te sıkı bir kavga etmişler. | Open Subtitles | هو وخليلته حصلت بينهما مشادّة كبيرة في "لو سيرك" |
| Güzel Debra ve sevgilisi Joel ile beraberim. | Open Subtitles | أنا هنا مع المحببه ديبرا و عشيقها, جول |
| Claire Wolcott ve sevgilisi Paul Fricke. | Open Subtitles | (كلير والكات) و عشيقها (بول فريك) |
| ve sevgilisi de yıllar önce boşanmış. | Open Subtitles | وخليلها لم يطلق منذ سنوات |
| Ama korkarım ki, Leila Buchanan ve sevgilisi deneği bulup serbest bırakabilmiş. | Open Subtitles | ولكن أخشى أنّ (ليلى بيوكانان) وخليلها إستطاعا العثور على الخاضعين للإختبار |
| Görünüşe göre Ortiz ve sevgilisi 3 yıl önce Pearson Otelinden kovulmuşlar. | Open Subtitles | إتضح أنّ (أورتيز) وخليلها قد طُردا -من فندق (بيرسون) قبل ثلاث سنوات مضت -لماذا؟ |
| Reşit olmayan bir kız ve sevgilisi. | Open Subtitles | فتاة غير بالغة وحبيبها |
| Abby ve sevgilisi buldu. | Open Subtitles | آبى وحبيبها قد فعلوا |
| -Karım ve sevgilisi. | Open Subtitles | - أنها زوجتي وحبيبها - |
| Eski Başkan Bud Hammond ve sevgilisi, aktris, Eva Flores bugün DC'ye geldiler. | Open Subtitles | " الرئيس السابق " باد هاموند " وصديقته الممثلة " إيفا فلوريس وصلوا العاصمة اليوم |
| Modine ve sevgilisi şuradaki arabalarına doğru yürüyorlarmış. | Open Subtitles | (مودين) وصديقته يسيران باتجاه سيارتهما المتوقفه هناك |
| Arkadaşım Bruce ve sevgilisi Nina ile geldim. | Open Subtitles | أنا هنا مع صديقي (بروس) وصديقته (نينا) |
| En iyi arkadaş ve sevgilisi. Çok zarif bir hareket, S. 365 gün. | Open Subtitles | الصديقة العزيزة وصديقها (هذا راقي جداً (أس |
| Kardeşin ve sevgilisi, sadece bir başlangıç. | Open Subtitles | "وأختكِ وصديقها هم مجرّد بداية" |
| Emily'yi bulan çocuklara göre O ve sevgilisi Luke kavga ediyorlarmış. | Open Subtitles | (إستمع ، بحسب كلام الأطفال الذينَ وجدوا (إيميلي هيَ وصديقها (لوك) كانا يتعاركان |
| Karınız ve sevgilisi ikisi de aynı şekilde öldürüldü. | Open Subtitles | -أجل، وإن يكن؟ زوجتك وعشيقها كِلاهما ميّت الآن |
| O ve sevgilisi ayrıldılar. | Open Subtitles | هو وحبيبته انفصلا |
| Kocamın erkek kardeşi ve sevgilisi Alex altı yaşındayken bir araba kazasında öldü. | Open Subtitles | أخو زوجي وخليلته توفيا في حادث سيارة عندما كان (ألِكس) في السادسة من عمره |