| Ama yalnız ve silahsız geleceğine dair söz verdirdim ve öyle gelecekmiş. | Open Subtitles | لكني طلبت أن يعد ،أنه سيأتي بمفرده و أعزل ، و قال أنه سيفعل هذا |
| Mafya babasını bekliyor ki yalnız ve silahsız gelmesi yönünde anlaşmıştılar. Ama bilin bakalım ne oldu? | Open Subtitles | الذي وافق على الحضور وحيداً و أعزل |
| Buraya yalnız ve silahsız geldiğinize göre çok cesursunuz. | Open Subtitles | همم.يجب أن تكونوا واثقين تماما لتأتو إلى هنا بمفردكم غير مسلحين |
| O kristallerle neler yaptığını ve silahsız ajanları öldürdüğünü gördün. | Open Subtitles | رأيت ما فعلته بتلك الكريستالات قتلت عملاء غير مسلحين حسنًا، فكر |
| Yalnız ve silahsız ana kapıya gel. | Open Subtitles | تعال إلى البوابة الرئيسية بمفردك وبدون سلاح |
| Ajanlıkta çok gizli görevler, düşman bölgesine sık sık bir başınıza ve silahsız olarak gitmenizi gerektirir. | Open Subtitles | كجاسوس فإن العمليات السرية تعني غالباً... الذهاب إلي مناطق العدو بمفردك وبدون سلاح |
| ve silahsız bir Taliban şüphelisini öldürmenin kendi tercihi olmadığını mı söylüyorsunuz? | Open Subtitles | وقتل طالبانى غير مسلح يعتبر شئ ما لا يفضل أن ينسب اليه كما تقول؟ |
| Neden sabah kalkmıyoruz gece onları kararsız ve silahsız yakaladığında bu sözleri söyle ve göz yaşlarını tut | Open Subtitles | لماذا سوف نستيقظ في الصباح عندما يجدهم الليل دون سلاح و غير متأكدين هؤلاء قالوا كلمه و إحمل دموعك |
| Temsilcinizi yollayın... tek kişi ve silahsız olarak. | Open Subtitles | أرسلوا من يمثلكم شخص واحد ، غير مسلح |
| Bar soymak ve silahsız bir adamı öldürmek gibi şeyler. | Open Subtitles | اشياء مثل سرقة حانة, وقتل رجل غير مسلح. |
| Yalnız ve silahsız gideceğime söz verdim. | Open Subtitles | وعدتُ أنّي سأذهب لوحدي دون سلاح. |