| Evet. Geçeceğini söylediklerinde ağrısı döndü ve yanında arkadaşını getirdi. | Open Subtitles | قالوا بأن الصداع سيختفي ولكنه رجع ومعه أصدقائه الصغار |
| Görünüşe göre Janni yolda ve yanında karımıda getiriyor. | Open Subtitles | جانى جوجو سياتى الى هنا ومعه زوجتى |
| Bu seferki uzun sürecek ve yanında karanlık şeyleri de getirecek. | Open Subtitles | هذا سيكون طويلاً ومعه ستأتي الظلمات |
| Git ve yanında ol. | Open Subtitles | إذهب وسأبق معهم |
| Git ve yanında ol. | Open Subtitles | إذهب وسأبق معهم |
| Ama eğer ağlamaya başlarsa, beşiğine gir ve yanında yat. | Open Subtitles | لكن إذا بدأت بالبكاء, تزحفين إلى سريرها وتنامين بجانبها |
| Deşifre makinesi ve yanında barutun formülü. | Open Subtitles | جهاز التشفير ومعه تركيبة مسحوق البارود. |
| Komşular şüpheliyi olay yerinde gördüklerini ifade etmiş ve yanında da Amerikan aksanlı siyahi bir adam varmış. | Open Subtitles | الجيران أشاروا إلى المشتبه فيهفيمسرحالجريمة.. ومعه رجل أسود بلكنة أمريكية ... أكمل |
| ve yanında rahip ve fidyeyle gelmiş. | Open Subtitles | حسنًا، أتى ومعه راهب وفدية |
| Deb, Angel ve yanında bir kişi daha, Vince Maria Laguerta. | Open Subtitles | (ديب)، (أنجل) ومعه مرافقة، (فينس)، (ماريا لاغويرتا)... |
| Normalde bu saatte yatağa girerdik ve yanında olduğumu bilmesini istiyorum. | Open Subtitles | عادة نكون في السرير في مثل هذا الوقت، وأريدها أن تعرف بأنّني بجانبها. |
| Yukarda bir kadın ve yanında bir gölge vardı. | Open Subtitles | لقد كانت هنالك امرأة بجانبها ظل |
| Şu anda orada onunla ve yanında olman gerekirdi. | Open Subtitles | كان يجب عليك أن تكون بجانبها الآن |