| Yalnızca raporu sunup dosyayı kapat ve vergiden muaf ikramiyenin tadını çıkar. | Open Subtitles | قُم بكتابة التقرير فقط وأغلق القضية وأحصل على حوافزك خالية من الضرائب |
| Aslında bizim üzerinde tekrar düşünmemiz gereken şey vergiden daha direkt şekilde getiri sağlayan bir mekanizmanın varlığı. | TED | وبالتالي، ما علينا إعادة النظر فيه هل ربما من الضروري إيجاد آلية تتيح استعادة الأرباح بشكل مباشر أكثر من الضرائب. |
| Ve burada sağlık harcamalarına vergiden daha fazla ödediğinizi görüyorsunuz. | TED | يمكنك أن ترى أنك تدفع أقل بكثير من تكلفة الرعاية الصحية في الضرائب |
| Ve doğru ambalaj, bizim vergiden muaf olmamızı sağlayacak böylece denetimden hasarsız biçimde çıkabileceğiz. | Open Subtitles | وتعبئة وتغليف صحيحة وهو ما سيتيح لنا الحصول على إعفاء ضريبي حتّى نجتاز هذا التدقيق دون تكلفة باهظة. |
| vergiden kaçmak ile vergi kaçırmak arasındaki fark nedir: | Open Subtitles | الفرق بين تجنب الضريبة والتهرب الضريبي هو |
| Ondan sıyrılırdı. Vatandaşı biraz vergiden kurtardık. | Open Subtitles | .كان بامكانه التسلل خارجاً منها .لربما وفرنا القليل من أموال دافعي الضرائب |
| vergiden kurtulmak için bütün Hindistan'da kriket maçlarının oynanması durumuyla karşı karşıya kalabileceğimizin farkında mısınız? | Open Subtitles | الا تدرك اننا قد نواجه موقف اقامه مبارات كريكيت بطول شبه القاره الهنديه فقط لألغاء الضرائب |
| Neyse, bizim yaptığımız işin gelecekteki bir iş için araştırma sayılabileceğini, vergiden düşebileceğimi söyledi. | Open Subtitles | اياً كان قال ان ما نفعله يعتبر بحثاً للمستقبل حتى استطيع تخفيض الضرائب |
| Bu vergiden sonra kalandı, yani bir buçuk milyon eder. | Open Subtitles | هذا بعد الضرائب, مما يجعل القيمة الأصلية أكثر من مليون ونصف |
| Bu, biliyorsunuz, sadece küçük bir tarih ve küçük bir vergiden düşülebilir bağış olduğunu, size bayan teklif maç, biliyorum. | Open Subtitles | إنه فقط ، تعلم ، موعد صغير و تبرع بمبلغ معفى من الضرائب تعلم ، لتطابق عرض سيدتك |
| Sıçan, şimdi de vergiden düşülecek bir yer satın aldı. | Open Subtitles | خمن ماذا؟ ذلك اللعين يشتري ! عقارًا معفى من الضرائب |
| Ben, Pang Ching Yun'un İmparatoriçemizden acizane talebi, Jiang Su bölgesinin ahalinin fakirliğini ortadan kaldırmak maksadıyla üç yıl süreyle vergiden muaf tutulmasıdır. | Open Subtitles | انا بتواضع اطلب من الامبراطوره اعفاء الناس من الضرائب لمده 3 سنوات لمساعدتهم |
| Güney bölgesi kontrol altına alındığında aileleriniz üç yıl vergiden muaf tutulacaktır. | Open Subtitles | بمجرد أن نقهر الجنوبيين عائلاتكم ستُعفى من الضرائب لثلاث سنوات |
| Eminim ki vergiden muaf tazminatımla bir ilgisi yoktur. | Open Subtitles | للمصاريف الطبية من معاش التقاعد المعفاة من الضرائب |
| Her yıl ödediğimi düşünürsek umarım vergiden dolayı değildir. | Open Subtitles | إن نظرنا لم أدفعه كلّ سنة، من الأفضل ألاّ تكون الضرائب السبب. |
| Biz de öyle düşünmüştük ama Maddie, o avukat sihrini yaptı ve az kişi tarafından bilinen, bizi tonlarca vergiden kurtaracak bir şey buldu. | Open Subtitles | ولا مادي إستخدمت المحاماة لإيجاد طريقة يمكنها توفير أطنان من الضرائب |
| Hayır işi bu. Hadi ama, vergiden muaf. | Open Subtitles | إنه عمل خيري هيا، إنه اقتطاع ضريبي |
| vergiden muaf dostum. vergiden muaf! | Open Subtitles | بدون الضريبة على الدخل يا رجل بدون الضريبة على الدخل... |
| Benim kadar zengin ve kötü kalpli. Üstelik geliri vergiden muaf. | Open Subtitles | إنه غني وشرير مثلي، ولكنه يتمتع بإعفاءات ضريبية |
| Buna din demelerine takılmıştım biraz ama "vergiden kaçmak için bir numara, beni bağlamaz" diye düşündüm. | Open Subtitles | كنت مُنزعجاً لأنهم أسموه ديناً. ولكنّى تصوّرتُ أنه نوع من الاحتيال الضريبى. لا بأس. |