| Kafeste bir hayvanınız varsa ya yiyecek ya da elektrik şoku verirsiniz. | TED | إذن إذا كان لديك حيوان في قفص فقد تعطيه حلوى أو صدمة كهربائية خفيفة. |
| Sevdiğiniz biri çok üzgün olduğu zaman nazikçe yanında mı olursunuz yoksa zaman mı verirsiniz? | Open Subtitles | إن كان شخصا تحبه محبطا نوعا ما أتغمره باللطف أم تعطيه بعض الحرية ؟ |
| Seçme şansınız var, ya istediklerini onlara verirsiniz, ya da kendileri alırlar. | Open Subtitles | لدينا خيار اما ان تعطيهم انت او ياخذوه هم |
| Atığınızı verirsiniz ve karşılığında... parça başına maliyeti kadar... onaylı organik gübre verirler. | Open Subtitles | تعطيهم نفاياتك، وفي المقابل يمنحوكَ شهادة السماد العضوي بجزء صغير من التكلفة |
| Partime katılmak istemiyorsanız o zaman istediğim bilgiyi bana verirsiniz. | Open Subtitles | أعتقد أنكم يجب أن تعطوني الملعومات التي أطلبها |
| İşte bu yüzden soruları ben sorar, cevapları da siz verirsiniz. | Open Subtitles | لهذا اعددت الأسئلة، وأنت ستعطيني الأجوبة. |
| Bu kadar yüksek sesle müzik dinlerseniz, yalnız... kendi kulaklarınıza değil komşuların kulaklarına... da zarar verirsiniz. | Open Subtitles | إن استمررتِ في سماع الموسيقى بهذا الصوت فلن تؤذي أذنيكِ فقط بل آذان جيرانك أيضاً |
| Bütün bu balmumunu bu mumla içmeye kaç verirsiniz? | Open Subtitles | كم ستعطوني لشرب كل هذا الشمع في هذه الشمعة؟ |
| Ona bir T-shirt verin. Uyanınca verirsiniz. | Open Subtitles | أحضرت له هذا القميص ربما تعطيه له عندما يستيقظ |
| Onu buraya getiririm bana verdiğiniz fırsatın aynısını verirsiniz. | Open Subtitles | أنا ستخرجه، تعطيه نفس الصفقة ما قدمتموه لي. |
| Onu bulduğunuzda, ona siz verirsiniz. | Open Subtitles | عندما تجدها، تعطيه إليها. |
| Belki ona madalya gibi bir şey verirsiniz. | Open Subtitles | ربما يمكنك أن تعطيه وساماص |
| - Genelde ne kadar yulaf verirsiniz? | Open Subtitles | -كم تعطيه من الشوفان في العادة؟ |
| Pekala, pekala, pekala! Bir Bonekanpper'a istediği şeyi verirsiniz ve yetişkin bir köpekcik gibi bir şeydir o. | Open Subtitles | تعطيه ما كان يبحث عنه |
| Sanırım önce onlara teslim olma şansı verirsiniz. | Open Subtitles | أقترح بأنّك تعطيهم فرصة للإستسلام أولاً |
| Dondurma alanlara verirsiniz. | Open Subtitles | و تعطيهم للناس عندما يطلبون المثلجات |
| Ya paramı verirsiniz... ya da dövüşürsünüz. | Open Subtitles | هذا هو الإتفاق إما أن تعطوني المال أو أن أشاهدكما تضربان بعضكما |
| Umarım hakkımda duymadığınız şeyleri telafi etmek için bir şans verirsiniz. | Open Subtitles | أتمنى ان تعطوني فرصة لأعوض عن كل شيئ لم تسمعو به عني |
| Performansım için, 1 ila 3 yıldız arasından kaç yıldız verirsiniz? | Open Subtitles | لذا, على مقياس من نجمة لثلاثة كم تعطوني على أدائي |
| Belki, şimdi bana bir rota ve adres verirsiniz de ... bende işimi yapabilirim. | Open Subtitles | ربما الآن ستعطيني الطريق و معلومات الشحن وبهذا يمكنني أن أقوم بعملي |
| Bunun için ne kadar verirsiniz? | Open Subtitles | كم ستعطيني مقابل هذا ؟ |
| Bunun için ne kadar verirsiniz? | Open Subtitles | كم ستعطيني مقابل هذا ؟ |
| Bu kadar yüksek sesle müzik dinlerseniz, yalnız... kendi kulaklarınıza değil komşuların kulaklarına... da zarar verirsiniz. | Open Subtitles | إن استمررتِ في سماع الموسيقى بهذا الصوت فلن تؤذي أذنيكِ فقط بل آذان جيرانك أيضاً |
| Bunun karşılığında hepiniz taşıdığınız torbalardan birini bana verirsiniz diğer bir torba sizde kalır. | Open Subtitles | ومقابل ذلك، ستعطوني حقيبة من كلّ واحد منكم... ويمكنكم الاحتفاظ بالأخرى |