"vermek zorundasın" - Translation from Turkish to Arabic

    • يجب أن تعطي
        
    • يجب أن تعطيني
        
    • يجب أن تُعطني
        
    • يجب عليك ان ترجع
        
    • عليك أن تعطي
        
    • لإتّخاذها
        
    • أن تعطيهم
        
    Eğer seni bu pislikten kurtarırsam, karşılığını vermek zorundasın. Open Subtitles لذا فإن أخرجتك من هذه الورطة يجب أن تعطي كما تأخذ حسناً
    Valkyrie'yi başlatmak için emir vermek zorundasın.. Bu bizim tek... Open Subtitles سيدي يجب أن تعطي الأمر للبدء بعملية فالكري , هذا ـ ـ ـ
    Hayır, sen bana kendi payından vermek zorundasın. 200 dolar borçlusun. Open Subtitles لا، يجب أن تعطيني حصتك، أنك مدين لي بـ200 بيزو
    Benim cevabımı vermek zorundasın. Open Subtitles يجب أن تُعطني إجابتي
    Bana bisikleti vermek zorundasın. Bak şuna! Bak! Open Subtitles يجب عليك ان ترجع لي هذه الدراجه انظر شاهد هذا
    Yani kazandığının çoğunu köyde terör estirmeye gelen mafyaya vermek zorundasın. Open Subtitles أعني , أنه يجب عليك أن تعطي معظم ما تجني. للمافيا الذين يرهبون الضيع.
    Ve sen bazı önemli kararlar vermek zorundasın. Open Subtitles وسيكون لديكِ بعض القرارات الكبيرة لإتّخاذها
    Yarın onlara bir şeyler vermek zorundasın. Open Subtitles أنظري، غداً يجب أن تعطيهم شيئاً.
    Bu yüzden, Yenilmezlik Çekici'ni ona vermek zorundasın. Open Subtitles لذلك يجب أن تعطي المطرقة له
    Öylece bırakıp gidemezsin. Bana en azından iki yıI önceden haber vermek zorundasın. Open Subtitles يجب أن تعطيني إنذار بالرحيل قبل سنتين على الأقل
    Ama karşılığında bana bir şey vermek zorundasın. Open Subtitles ولكن يجب أن تعطيني شيئ في المقابل
    Benim cevabımı vermek zorundasın. Open Subtitles يجب أن تُعطني إجابتي
    Hayır, bana bisikleti vermek zorundasın. Newman, ver şunu. Open Subtitles لا, يجب عليك ان ترجع لي الدراجه نيومان اعطني اياها
    Ama bazen bir şey elde etmek için bir şeyler vermek zorundasın. Çok önemli bir şey elde edeceğiz. Open Subtitles عليك أن تعطي شيئاً لتأخذ شيئاً, و أعتقد أن ما سنجنيه ضخم,
    Görüyorsun işte, evlilikte eşine biraz özgürlük vermek zorundasın. Open Subtitles كما ترى، في الزواج، عليك أن تعطي زوجتك بعض المساحة
    Ama Alec in de dediği gibi bazı önemli kararlar vermek zorundasın. Open Subtitles ومثلما قال (أليك) ، فلديكِ بعض القرارات الكبيرة لإتّخاذها
    Buna bir şans vermek zorundasın. Open Subtitles عليكِ أن تعطيهم فرصة
    Ama onlara bir şey vermek zorundasın. Open Subtitles لكن يمكنك أن تعطيهم شيئا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more