| Buraya sana son bir şans vermeye geldim, kardeşinin hayatını kurtarman için. | Open Subtitles | جئت هنا لأعطيك فرصة أخيرة لإنقاذ حياة شقيقك |
| Sana bunu vermeye geldim. | Open Subtitles | لا، لقد أتيت إلى هنا لأعطيك هذا |
| Yola çıkmadan önce bana bir soru sormuştun. Onun cevabını vermeye geldim. | Open Subtitles | سألتني سؤال قبل أن أغادر لقد أتيت لأعطيك الإجابة |
| Aslında, sana bir mesaj vermeye geldim. | Open Subtitles | في الواقع لقد أتيت لأعطيك ِ رسالة |
| Zane davasını kazandığın için sana hediye vermeye geldim. | Open Subtitles | انا فقط مررت لأعطيك هدية صغيرة لربحك قضية (زاين) |
| Maalesef bazı üzücü haberler vermeye geldim. | Open Subtitles | للاسف، انا هنا لأوصل اخبار سيئة |
| Sana doğumgünü kartı vermeye geldim. | Open Subtitles | أنا هنا لاعطيك دعوة لعيد ميلادي |
| Lütfen beni dinleyin. Buraya pizzayı vermeye geldim. | Open Subtitles | ، إسمع إلي من فضلك . لقد أتيت إلى هنا لتوصيل البيتزا |
| Sana müjde vermeye geldim. | Open Subtitles | فقط جئت لأعطيك أخبار جيدة زوجة المزارع أصبحت بخير |
| Senin mendilini vermeye geldim. | Open Subtitles | فى الحقيقة، أنا أتيت لأعيد لك منديلك |
| Sana acı hediyesi vermeye geldim. | Open Subtitles | أنا هنا لأعطيك هدية الألم |
| Buraya size Saya'yı vermeye geldim general. | Open Subtitles | آتيت إلى هنا لأعطيك سايا)، أيها الجنرال) |
| - Buraya konuşmaya değil bunu vermeye geldim, RJ. | Open Subtitles | أنا هنا لأعطيك هذا |
| Sana bir hediye vermeye geldim. | Open Subtitles | إنني هنا لأعطيك هدية |
| Bana bir şey vermek için gelmediysen- Harvey Specter'ı gümüş tabakta vermeye geldim. | Open Subtitles | أنا هنا لأعطيك (هارفي سبكتر) على طبق من فضة |
| Eşyalarının bir kısmını vermeye geldim, | Open Subtitles | أتيت لأعطيك قليلا من اغراضك |
| Bu gün, sana bir şans vermeye geldim. | Open Subtitles | اليوم، أتيت لأعطيك فرصة |
| Zane davasını kazandığın için sana bir hediye vermeye geldim. | Open Subtitles | انا فقط مررت لأعطيك هدية صغيرة لربحك قضية (زاين) |
| Sana buraya önemli bir mesaj vermeye geldim: | Open Subtitles | وأنا هنا لأوصل لك رسالة هامة: |
| Buraya sadece bunu vermeye geldim. | Open Subtitles | جئت هنا لاعطيك هذا |
| - Bunları vermeye geldim. | Open Subtitles | إنني هنا لتوصيل هذه. |
| Yakında yeni Bölük Komutanı olacağımı haber vermeye geldim. | Open Subtitles | . أنا فقط جئت لإعلامك ذلك , سأكون السيد الجديد للحرب |
| Bahçe işleriyle ilgili sorduğun sorulara cevap vermeye geldim. | Open Subtitles | لقد جئت لأعطيك الإجابة عن سؤالك .من اجل زراعة الحديقة التي لديك |