| Annesine karşı bulunduğum, tüm vesayet iddialarımdan vazgeçiyorum. | Open Subtitles | بموجب هذه الوثيقة أتخلى عن الوصاية على كارل فان بيتهوفين لصالح أمه الطبيعية |
| Tüm o vesayet davası ve tartışmalar bittiğinde gerçekten hayran olduğum, hoşlandığım değil hayran olduğum kişi, gök mavisi Mercedes SLK ve harika bir takım elbiseyle mahkemeden ayrılan avukattı. | Open Subtitles | وبعد انتهاء اجراءات الطلاق و حقوق الوصاية الشخص الذي تطلعت إليه تطلعت و لم أعجب كان المحامي عندما خرج من قاعة المحكمة |
| Ayrıca, vesayet davası açacağını söyledi. | Open Subtitles | وأنّه سيحارب لأجل الحصول على الوصاية المشتركة.. |
| vesayet anlaşmamıza göre sömestr bitiminde Abby onu L.A.'ye götürecek. | Open Subtitles | في نهاية الفصل الدراسي كجزء من اتفاق الرعاية بيننا |
| Ben de sana, vesayet alman konusunda anlaşma sebebimin, çocuğumuzun babasıyla, vakit geçirebilmesi için olduğunu hatırlatmak isterim. | Open Subtitles | دعني أذكّرك أن سبب موافقتي على الرعاية ليتمكن إبننا من قضاء الوقت مع أبّيه. |
| Tinsleys'ler sadece mal için kavga etmiyorlarmış, ayrıca oldukça pahalıya mal bir vesayet savaşı veriyorlarmış. | Open Subtitles | كانت أيضاً بمعركة حضانة مكلفة حضانة ماذا ؟ |
| Sylvia vasiyetnamesinde, çocuklar için ortak vesayet istemiş. | Open Subtitles | سيلفيا طلبت وصاية مشتركه للأولاد في وصيتها |
| Şimdiye dek görüşülecek tek konu, vesayet. | Open Subtitles | لحد الآن المشكله الوحيده على هذه الطاوله هي الحضانه |
| Karına gidip oğlumun vesayet hakkını bu yazı onunla geçirirsem verebileceğimi söyleyeceksin. | Open Subtitles | ستخبر زوجتك بأنني سأوقع أوراق الوصاية لصالحها إذا قضيت الصيف مع الولد أولاً. |
| Bayan Deleon, vesayet haklarının iadesi için hazırladığınız dilekçeyi teslim aldım. | Open Subtitles | السيدة ديليون. استلمتُ عريضتك من أجل استعادة الوصاية. |
| Eski karım vesayet anlaşmamızı ihlal ediyor ve çocukları gelecek hafta Amerika'ya götürüyor. | Open Subtitles | انتهكت زوجتي السابقة اتفاقية الوصاية و ستنقل الأطفال إلى أمريكا الأسبوع القادم |
| Hazır uğraşıyorken, tam vesayet için başvur. | Open Subtitles | اطلب الوصاية الكاملة أيضًا أنا واثق أن القاضي |
| İyi mantık, akıllıca. vesayet konusunda koz kazandırabilir. | Open Subtitles | قد يكسبك بعضًا من النفوذ في الوصاية |
| Hepsi vesayet altında değildi. | Open Subtitles | حسناً، لم يكونوا كلهم تحت الوصاية. |
| Yasal olarak vesayet hakkı onda. Ne yapabilirim? | Open Subtitles | وقانونياً لديها حق الرعاية ماذا يمكنني أن أفعل إذن ؟ |
| Açıkçası, eşcinsel bir adamın, vesayet alabilmesi imkansız gibi bir şey. | Open Subtitles | بصراحة, تقريباً الأمر مستحيل أن تحصل على الرعاية كرجل شاذّ. |
| Bu gösteriyor ki bir kızı vesayet sisteminden çıkarabilirsin ama vesayet sistemini bir kızdan çıkaramazsın. | Open Subtitles | فقط اوضحتي لي انهم بإمكانهم اتخاذ فتاة من نظام الرعاية لكنهم لا يستطيعون و لكنهم لا يستيعون اخذ الرعاية من هذه الفتاة |
| vesayet çok büyük bir sorumluluk. | Open Subtitles | ليس عليكِ فعل ذلك موضوع الرعاية إنّها مسؤولية كبيرة |
| Aynı benim ailemdeki gibi korkunç bir vesayet kavgası | Open Subtitles | معركة كبيرة على حضانة الأبناء كالتي حصلت مع والديّ |
| Şimdilik bu dönemleri atlatmaya çalışıyor bakalım gelecekte çocuklar için bir vesayet savaşı görecek miyiz. | Open Subtitles | تحاول التمسك بالبقايا الآن تحاول أخذ حضانة الطفل تطرح على الأفق |
| Fakat Kaliforniya eyalet aile kanunun 143.089 maddesi gereğince, medeni durumunun, gerçek vasi tarafından imzalanan geçici vesayet sözleşmesi üzerinde bir yaptırımı bulunmamakta... | Open Subtitles | ولكن قانون ولاية كاليفورنيا العائلي رقم143.089يشترطبوضوحأن... أن الوضع العائلي ليس له تأثير.. لأجل أمر حضانة طارئة مؤقتة موقع من قبل والد صاحب رعاية, |
| Çocuklar gidip gelirdi. vesayet durumlarına göre. | Open Subtitles | أطفال يجيئون ويرحلون، أطفال تحت وصاية الدولة. |
| Evet, bütün vesayet. Bu kesinlikle benim... | Open Subtitles | نعم وصاية كاملة هذا بالضبط ما كنت |
| Artık vesayet kaygıların ortadan kalkmış olacak. | Open Subtitles | هذا يجب ان يكفي لأنهاء مخاوف الحضانه |