| "Kayda değer" kelimesi olayları biraz abartıyor olabilir Ajan Wedeck. | Open Subtitles | "مهمة" قد تكون مبالغة في بعض الأشياء أيها العميل (ويديك) |
| Yolculuğumuz bütünüyle felaket olsa da Wedeck şapkadan tavşan çıkardı. | Open Subtitles | مع أن الرحلة مجملاً كانت كارثة نوعاً ما لكن (ويديك) قام ببعض الأحاديث |
| Wedeck oturumdaki ifadesinde bunlara ihtiyacı olacağını düşünüyor. | Open Subtitles | (ويديك) يظن أنه سيحتاجها في شهادته لمجلس الشيوخ |
| Biliyor musun, Wedeck'i daha önce hiç bu kadar kararlı görmemiştim. | Open Subtitles | تعلم , لم أرَ (ويديك) متجهماً هكذا من قبل |
| Wedeck'e Washington'da fazladan cephane sağlayacak bir şey bulursak bonus puan kazanırız. | Open Subtitles | نقاطٌ إضافيه ان كان بإمكاننا أن نجد شيئاً يعطي (ويديك) ذخيرةً إضافيةً في (واشنطن) |
| Sonra da FBI'ın Los Angeles ofisinin bölge müdürü Stanford Wedeck'i dinleyeceğiz. | Open Subtitles | ثم سنستمع بعدها الى شهادة (ستانفورد ويديك) المدير الميداني لمكتب التحقيقات الفيدرالي في (لوس انجليس) |
| Ajan Wedeck, şu anda diğer bürolarda uygulanan yöntemlerden önemli ölçüde ayrılan ilginç bir soruşturma yürütüyor. | Open Subtitles | العميل (ويديك) يدير حالياً تحقيقاً مثيراً والذي انحرف بشكلٍ ملحوظ |
| Evet, ayaklarınızın üzerinde gayet iyi duruyorsunuz Bay Wedeck. | Open Subtitles | نعم , أرى أنك استقريت بشكل جيد جداً يا سيد (ويديك) |
| FBI müdür yardımcısı Stanford Wedeck, ekibini, Mozaik'i savunmak için kendisi ile beraber başkente götürdü. | Open Subtitles | و قد قام معاون مدير مكتب المباحث الفيديرالية (ستانفورد ويديك) بإحضار فريقه إلى العاصمة ليدافع عن برنامج "الفسيفساء" |
| Ajan Wedeck, açık olarak Büro'nun kullandığı metotlara tamamen ters bir şekilde çok ilginç bir soruşturma yürütüyor. | Open Subtitles | يُجري العميل (ويديك) حالياً تحقيقاً مهماً يختلف جذرياً عن النهج المتبع في بقية المكتب |
| Wedeck, eski bir düşmanı ile karşılaşır karşılaşmaz kendisini düşman sularında buldu. | Open Subtitles | سرعان ما وجد (ويديك) نفسه في مياه معادية عندما واجه خصماً قديماً... |
| Her şeyi Ajan Benford'un görüşü için riske ettikten sonra Wedeck, onunla yüzleşti. | Open Subtitles | بعد المخاطرة بكل شيء بالاستناد لرؤى العميل (بينفورد) قام (ويديك) بمواجهته |
| Mark ve Demetri, Hong Kong'a ulaştıklarında Wedeck'in emirlerine karşı geldiklerinden hoş karşılanmayacaklarını fark edeceklerdi. | Open Subtitles | عندما وصل (مارك) و (ديميتري) إلى "هونغ كونغ"، خلافاً لأوامر (ويديك)، علما أنهما ليسا موضع ترحيب |
| İşte her şey kontrolden çıktı. Biliyorsun, Wedeck benimle konuşmuyor. | Open Subtitles | {pos(190,210)}كل شيء خارج نطاق السيطرة في العمل أتعلمين أن (ويديك) لا يتحدث معي؟ |
| Wedeck bana İGB* Terörle Mücadele Özel Birimi'nde bir pozisyon teklif etti. | Open Subtitles | عرض عليّ (ويديك) منصباً في وزارة الأمن الوطني لمكافحة الإرهاب |
| Bir şeye ihtiyacınız olursa Wedeck'in evinde olacağım. | Open Subtitles | إذا احتجتِ لأيّ شيء سأكون في بيت (ويديك) |
| - Neyse tamam, ama bunu Wedeck'e götürüp sen onaylatırsın. | Open Subtitles | -أياً كان لكن عليك أن تعرض الأمر على (ويديك) و تحصل على موافقته |
| Ortak arkadaşımız Stanford Wedeck'in isteği üzerine buradayım. | Open Subtitles | أنا هنا تنفيذاً لطلب صديق مشترك (ستانفورد ويديك) |
| Wedeck ile birlikte Washington'da olduğunuz zaman. Benden Geyer dosyalarını istemiştin. | Open Subtitles | عندما كنتَ في "واشنطون" مع (ويديك) و أردتني أن أحضر لك ملف (غايل) |
| Wedeck'i bağla. Şüpheliler harekete geçti. | Open Subtitles | أنا (بينفورد)، اتصلي بـ (ويديك) المشتبهُ بهم يتحركون |